Fakat aradan geçen 70 yıl boyunca bir şey daha olmuştur. özellikle cuma günleri, cuma namazından sonra, camilerin civarında, başlarında takkeleri boyunlarında kravatlarıyla dolaşan insanlar görülür olmuştur. Bunda yadırganacak ne var, diyeceksiniz. İşte ben de zaten öyle diyenlerin oluşturduğu bir kültür karmaşasına atıfta bulunuyorum. Bu, tabiî basit bir karışıklık, bir anlık bir karambol olarak görülmemeli. Bu karışıklığın altındaki kültür karmaşası (kompleksi), nesepsizlik, daha açıkçası kültürel piçleşme görülmeli ve olayın teşhisine belki de bu noktadan başlamalıdır, diyorum.
Her sömürge halkı, başka bir deyimle, kendi yerel ve orijinal kültür kaynakları söndürülmek ya da toprağa gömülmek suretiyle ruhunda onulmaz bir aşağılık karmaşası yaratılmış her halk, nere deyse bir varoluş koşulu olarak, başka ve yeni bir uygarlığın yayı cısı durumundaki ulusun diliyle, yani metropol kültürüyle göğüs göğüse bir hesaplaşma içinde bulur kendini.
Sayfa 34
Reklam
Ağlar Safahatımdaki hüsran bile sessiz. Bir doğum sancısından ölen analar gibi İmparatorluk çökerken, doğan çocuk yaşadı ve ölü ananın memelerinden süt emerek gelişti. İstanbul, papaskarası bulutlarla kapalıyken, Anadolu’da, Doğu ufuklarında büyüyen bir fecir beyazlığı halinde Millî Kurtuluş başladı. Kulaklarını bütün bütün en beklenmedik yerlere
Ağlar Safahatımdaki hüsran bile sessiz. Bir doğum sancısından ölen analar gibi İmparatorluk çökerken, doğan çocuk yaşadı ve ölü ananın memelerinden süt emerek gelişti. İstanbul, papaskarası bulutlarla kapalıyken, Anadolu’da, Doğu ufuklarında büyüyen bir fecir beyazlığı halinde Millî Kurtuluş başladı. Kulaklarını bütün bütün en beklenmedik yerlere
Türkiye'deki kavram karmaşası ve askeri kültür disiplininin henüz oturmamış olması, Suriye ile ilgili bir harekât için televizyona çıkıp "Suriye sınırı çok hayati. Topçularımız burayı iyi döverse, komandolarla 6 saatte aşağı ineriz." demek "strateji" değildir. Öyleyse bunu herhangi bir kahvehanedeki iki dost sohbetinde de duyabilirdik ve bu sohbetdaşlara "strateji uzmanı" demek zorunda kalırdık.
Sayfa 15 - Kronik Kitap, 4. Baskı: Mart 2021, İstanbul
Toplumca bir kültür karmaşası içinde olduğumuz çok açık.Her alanda yeni bireşimlere varılması zorunluluğu da.Bu noktada çağdaş şiirimizin bu bireşime öteki kültür alanlarından daha önce ve yetkin biçimde varmış olduğunu sanırım söyleyebiliriz. Günümüz Türk şiiri, Yahya Kemal'in, Nazım Hikmet'in, hece şiirinin ve sonraki şairlerin oluşturduğu ulusal şiir dili temelinde, ulusal kimlik kazanmış bir sanat dili olarak varlığını sürdürmekte.
Adam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
35 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.