Hırsızların, haydutların, yan kesicilerin, katillerin, ırz düşmanlarının kaldığı bir hapishane. Sefalet içinde kuru ekmeğe tamah eden mahkumlar, eline geçen 10 kuruşu bile kumara yatıran hayalperest insancıklar. Ali kaptan baş kahramanımız. Hayatı anasından gelen para ile bir anda değişir, pervane olur diğer düşkünler etrafında, kumara dadanır, kazanır da kazanır, sonrası ise hep güzel yatak döşekler, duvarların cilalanması, hep sıcak yemek, çay, sigara istemediğin kadar. Kadın belası Ali kaptana çatar varını yoğunu yatağını yorganını ceketini pantolonunu en sonunda da aklını yitirir. Pervane olan düşkünlerin kullukları biter. Orhan Kemal bu romanında ülkenin insanlarının iç yüzünü küçücük bir koğuş üzerinden anlatır. Hikaye hem sizi sevindirir, ümitlendirir hem de yıkar viran eder. Neye üzülelim bilemedim Ali kaptanın olmadık olmayacak sevdasına mı etrafında ki sansarlara mı. Bir erkeği kumar, içki, kadın mahvedermiş. Ali Kaptanı bir olmayacak sevda yıktı. Biz de yıkıldık ama. Orhan Kemal yüzümüze çarptı hayatın bütün gerçeklerini. Alın dedi insan paralıyken nasıl parasızken nasıl. Zamansız bir hikaye. Zamansız bir başyapıt. Bir çırpıda okunabilecek yıllarca izleri silinmeyecek bir hikaye. İyi ki Orhan Kemal iyi ki...