Aslında bizim dairede çalışmanın kime ne yararı var, hiç anlamıyorum! Bana bile yararı yok, diyeyim siz anlayın. Ama bak vilayet ya da defterdarlık derseniz o başka: En dipte bir yerlerde sığınmış gibi oturan, önündeki evraklar üzerinde kalem oynatan bir memuru alın... Üzerindeki takım elbise bile iğrençtir, herifin suratında meymenet yoktur, yüzüne tüküresiniz gelir... Ama yanılmayın! Herifin kiraladığı yazlığın nasıl bir saray yavrusu olduğunu görseniz, dudağınız uçuklar! Altın yaldızlı porselen çay takımı götürseniz, muhterem dudak büker: "Afedersiniz, bunu kime getirdiniz siz?" Ya bir çift yağız at, ya bu atlara layık bir araba, ya da şöyle üç yüz rublelik falan bir kunduz kürk bekler hazret.
ESKİ BİR BASIM
İşte, il örgütünde, sivil ve devlet kurumlarında işler bambaşka. Oralarda bakarsın adamın biri ta köşeye sıkışmış, bir şeyler karalar; üzerinde pis bir frak bozması, suratına dersen tükürmek istemezsin; ama gel gör ki sayfiyede oturur. Altın yaldızlı porselen tabak bile götürsen: “Az oldu” der. Ona ya bir çift eşkin at, ya bir araba, yahut da 300 rublelik kunduz kürk götüreceksin.
Sayfa 4 - ATAÇ KİTABEVİ - BİR DELİNİN NOTLARIKitabı okudu
Reklam
Soğuktan iyice büzülmüş oturuyorum, kürküm yetmiyor, donuyorum... Yabani bir hayvanı andıran birisi söverek ayakkabısının burnu ile böğrümü tekmeliyor... Ayağa kalkıp ona bakıyorum, sırtında ayı derisinden zengin bir kürk, başında kunduz derisi bir şapka olan bir adam karşımda duruyor.
23 öğeden 21 ile 23 arasındakiler gösteriliyor.