Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kur'an-ı Kerîm, ibadetlerde de okunan ilâhî bir kitaptır. İbadetlerin sahih olması, onun doğru okunmasına bağlıdır. Bilerek veya ihmal sonucu doğru okunmayan Kur'an ile yapılan ibadetler, caiz olmaz.
Sayfa 109 - Mustafa Varlı, 4. Baskı, Ankara 1999Kitabı okudu
Bu yıllarda bu asrın gerçekleri karşısında Batı'ya karşı kazanılan bunca zaferin tek sebebi Müslümanların Kur'an'ın teberrük edilen değil; okunan bir kitap olduğunu kavramalarıdır. Kur'an kulak verilmesi gereken bir kitaptır; tapılması gereken kutsal bir fetiş, bir "şey" değil. O, "söz" dür, o düşünce yüklüdür, "mana" değil. (Dokunup elinizi çektiğiniz zaman eşyaya ve şahıslara hulul eden ve gaybî bir gücü kendinde barındıran gizemli bir şey). Evet, Kur'an eğer Müslüman toplumlarda "kitap" olsa, okunsa, anlaşılsa, konuşulsa ve ona inananlara denilse ki: "O konuşuyor, onun muhatabı sensin, sana hitap ediyor, ona kulak vermelisin, onun sözünü dinlemelisin. " İşte o zaman kurtarıcı, uyandırıcı, inşa edici olur Kur'an...
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Yani bu Kur'an ölüler için değil diriler için yaşayanlar için gelmiş bir kitaptır. Her çağda yaşayanlar diri oranlar için yeniden anlaşılıp yorumlanması gerekir. Kur'an'ı indiği çağdaki dirilerin anlayışında dondurmak,sonraki çağlarda yaşayanları ölü yerine koyarak hesaba katmamak onu ölüm Metin haline getirmektir. Çünkü Kur'an kendisini anlamayan insanlara hitap ettiği zaman da ölülere hitap etmiş gibi olur. Bu nedenle Kur'an'ın mezarlıktaki bir ölüye okunmasıyla şehirde onu anlamayana anlayamayacağı bir dilde anlayamayacağı bir idrakla okuması aynı şeydir aslında. Mezarlıkta ve cenaze evinde okunan kur'anlar da, oraya gelen dirilere hitaptan başka bir şey değildir.
Zuhruf Sûresi 1-5. Âyetler
Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla... 1. Hâ-mîm. 2. Aydınlatan kitaba yemin olsun ki, 3. Anlayıp düşünesiniz diye onu Arapça Kur'an yaptık. [Dilini Arapça yaptık, bu dilde okunup anlaşılan veya adı Kur'an olan kitap olarak indirdik (ayrıca bk. Yūsuf 12/2'nin açıklaması).] 4. Kuşkusuz o, katımızdaki ana kitapta- dır; çok yücedir, hikmetle doludur. 5. Siz kıymet bilmez bir topluluksunuz diye biz de sizi Kur'an ile uyarmaktan vaz mı geçelim? [Kuran ile ilgili gerçekleri bildirmek üzere söze başlanırken yine Kur'an'a yemin edilmesi, onun eşsizliğini, önemini ve ilâhî kaynaklı olduğunu anlamak için kendisinden başka bir şahide ve delile ihtiyaç bulunmadığına işaret etmektedir. Kur'an yazıldığı için bir kitaptır; fakat onun okunması, yazılmasına bağlı değildir. Kur'an nazil olduğu günden beri yalnızca yazı bilenler tarafından değil, okuyup yazma bilmeyenler tarafından da ezberlenmiş ve okunmuştur; o yazılsın yazılmasın daima "okunan" bir kitaptır. Kur'an levh-i mahfûz denilen "katımızdaki ana kitaptan", "korunmuş bir kaynak'tan gelmiştir, o yücedir ve hikmetlerle doludur. Levh-i mahfûz terkibine "Allah'ın ilmi" mânasını verenler de olmuştur. Buna göre mâna şöyle olur: Kur'an Allah'ın yüce ve hikmetlerle dolu ilminden gelmiştir, onun vahiy yoluyla bir yansımasıdır.]
Sayfa 488Kitabı okudu
YASİN SURESİ ÖLÜLER İÇİN DEĞİL DİRİLER İÇİN İNMİŞTİR Rabbimizin biz kullarına rahmet ve şifa olarak indirdiği Kuran'ı; ölülerin arkasından okunan mezarlık kitabı haline getiren gelenekçi zihniyete, yaptıklarının yanlış olduğunu gösteren en önemli delil Yasin Suresi 70. ayette bulunmaktadır. (Kur'an,) Diri olanları uyarıp korkutmak ve kafirlerin üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir). [Yasin Suresi, 70] Kuran'ın dirileri uyarmak için gönderilmiş olduğunu apaçık bildiren bu ayetin yer aldığı Yasin Suresi'nin, geleneksel ve yaygın olarak ölüler için okunması Müslümanların Kuran'dan çok uzak olduklarının açık bir kanıtıdır. Oysa Allah, “Evlerinizde okunmakta olan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın...” (Ahzab Suresi, 34) ayeti ile daima okunan ve hikmeti akılda kalan bir Kuran tarif etmektedir. Yine bir başka Kuran ayetinde Allah, “Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap’tır.” (Bakara Suresi, 2) diye belirtir. Bir kitabın yol gösterici olabilmesi için içindeki "yol gösteren" hikmetlerin bilinmesi gerekir. Bütün bunların gerçekleşmesi ancak Kuran’ı okumak ve içindeki öğütleri bilmek ve anlamakla mümkündür.
Kur'an neden Arapça gönderilmiştir?
“Biz her peygamberi, kendi milletinin lisanı ile gönderdik, ta ki onlara hakikatleri iyice açıklasın.” (İbrahim, 14/4), “Eğer biz Kur’ân’ı yabancı bir dille gönderseydik derlerdi ki: 'Neden, onun âyetleri açıkça beyan edilmedi? Dil yabancı, muhatap Arap! Olur mu böyle şey?' ” (Fussilet, 41/44) Bütün peygamberler hangi topluma
Reklam
I.Mahmud'a okunan yeniçeri Gülbankı:
Allah Allah İllallah, kuvvetli ve büyük, gizleyenlerin yardım­cısı, gecelerin ve gündüzlerin yaratıcısı, sonsuz olan, ululuk ve ke­ rem sahibi Allah'ın birliğine; perişan olası düşmanın kör olması için Allah birdir diye dua edelim. Mutlu, halka şefkatli, fakir olan­lara acıma ve yardım hissi besleyen sultan oğlu sultan olan Sultan Mahmut Han Hazretlerinin tahtta olduğu şu kutsal zamanda aşk ve tutku ile Allah birdir diye dua edelim. Öncesi Kur'an sonra­sı Kur' an ki göklerden indirilmiş iyi ile kötünün farkını gösteren kutsal kitaptır. Eli kan, kılıcı kan, göğsü çıplak, ciğeri yanık Mu­ hammed dini aşkına, şehit ve gazi olanlar aşkına diyelim bir Allah. Öncesi gaza, yardım Allah'tan, kuvvet Peygamberden, destek Peygamberlerin büyüğü ve sultanı, Allah'ın Peygamber ve sevgi­lisinden O, ahirette de koruyucumuz olan, Ehi Kasım Muham­med Mustafa 'dır. Ona saygımızla da aşkla, içtenlikle Allah birdir diyelim. Ve bütün ulular, zaman bekçileri olan Üçler'e Yediler'e, Kırklar'a Muhammed Gülbenki ve Peygamber nuru olsun. Evli­yanın en ulusu Ali Pirimiz Sultan Hacı Bektaş Veli, erenler, evli­yalar, gerçekler için aşk ile içtenlikle hu diyelim hu ... "
Kur'an-ı Kerim, şaşmaz, milimetrik ve sapma yapmayan ilâhî insicâmı ve sistemi içerisinde, Arapçanın da derinlikli anlamının yüreklerimize ilmek ilmek dokunuşunu hissettiren, insanın hayat nizâmını ve iç alemini her anlamda huzura erdiren Hakîm, Azîz ve Mübârek bir kitaptır! Kur'an-ı Kerim, insanın seyrini, trafiğini, akışını, bakışını, nakışını, hayatını, memâtını, dünyasını ve ukbâsını değiştiren, her bir satırında yüreklerimize dokunan, anlaşılsın diye okunan ve hakikat örgüsü ilmek ilmek örülen mübarek bir kitaptır!
"Dünyada en çok okunan kitap hangisidir?" diye sorulsa, tereddütsüz "Kur'an'dır" derim. "Dünyada en az anlaşılan ve yaşanan kitap hangisidir?" diye sorulsa, yine tereddütsüz "Kur'an'dır" derim. "Dünyada en çok okunduğu halde en çok yanlış anlaşılan kitap hangisidir?" denilse, hiç tereddüt etmeden yine "Kur'an'dır" derim. Oysa Kur'an, çelişkiden arındırılmışlık garantisi veren ve bunu açık ve net olarak beyan eden tek kitaptır.
Kâinat kitabı bilgiyle okunan bir kitaptır.Gözden çok, akıl aktiftir.Bilgisi olmayanlar için kâinat her gün aynı görünen bir resim gibidir.Bilgide derinleşenler için her gün aynılar içinde, ayrıların sergilendiği bir müzedir.
Sayfa 379 - Zariyat suresi Bana ne diyor?Kitabı okudu
Reklam
Demek ki Kur'an "Yaşayanları uyarmak, uyanışa çağırmak, derin uykularından uyandırmak için gelmiştir. İşte bu "Yaşamakta olanı uyarmak uyandırmak için" (liyunzira men kane hayyen) ifadesi "Yaşayan Kur'an espirisinin de isim kaynağı olmuştur. Yani bu Kur'an ölüler için değil diriler için, yaşayanlar için gelmiş bir kitaptır. Her çağda yaşayanlar, diri olanlar için yeniden anlaşılıp yorum lanması gerekir. Kur'an'ı indiği çağdaki dirilerin anlayışında dondurmak, sonraki çağlarda yaşayanları ölü yerine koyarak hesaba katmamak onu ölü metin haline getirmektir. Çünkü Kur'an kendisini anlamayan insanlara hitap ettiği zaman da ölülere hitabetmiş gibi olur. Bu nedenle Kur'an'ın mezarlıktaki bir ölüye okunmasıyla, şehirde onu anlamayana, anlamayacağı bir dilde, anlamayacağı bir idrakle okunması aynı şeydir. Aslında mezarlıkta ve cenaze evinde okunan Kur'an? da oraya gelen dirilere hitaptan başka bir şey değildir
Kur'an
Kur'an, ilk emri "Oku" olan ve ilahının "talim/öğretme" ile iftihar duyduğu bir kitaptır. İnsana "kalem" ile öğretmek... Üstelik kitabın, kalemin, eğitim ve öğretimin söz konusu olma- dığı bedevî ve kabileci bir toplumda! "Düşmanın hilesi" ve "dostun cehaleti" yüzünden bu kitabın kapağının kapatıldığı günden beri "çerçevesi/dışı" değer kazanmaya başladı; "metni" terk edildiği günden beri "cildi" kıymete bindi; anlamı "okunan" olan bu kitap, okunmamaya başlandığı günden beri kutsanmak, ondan bereket ve menfaat elde etmek için istifade edildi.Bu kitaptan fikrî, ruhî ve toplumsal rahatsızlıkların tedavisi için istifade edilmediği günden beri onu bel ağrısı ve havale gibi bedensel hastalıkların tedavisi için kullandılar.Uyanıkken ondan uzak durdular, uyurken başucunda ve yüksekte olacak şekilde duvara asıp öylece uykuya daldılar.
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.