Ahlakçılardan olmak için ahlaksızlığı incelemek gerekir. Bir konuyla fazla ağraşmak, insanın o seyle fazla içli diş olmasına yol açacağından, tehlikeli bir bilimsel deney yapanların bazen deney sarasında bilim yoluna kurban gitmeleri gibi, aleme ahlak dersi vereyim derken ahlaksızlık bataklığına düşüp de tâ dibini boylayanlar da görülmemiş değildir.
Bedenim beni bırakacak. Oysa ben, hep o bedenin kurbanı olmuşumdur; biraz asi de olsa bir kurban işte. Biliyorum, aslında birbirimizi yok edeceğiz, böylece mücadele sonunda ortaya hiçbir galip çıkmayacak. Düşüncenin, sırf hasar görmemiş olmasından ötürü, tenden oluşan öteki maddeden kopabileceğini düşünmek ne hoş ve sürekli bir yanılsama.
Gün ola, devran döne, umut yetişe,
Dağlarının, dağlarının ardında,
Değil öyle yoksulluklar, hasretler,
Bir tek başak tanesi bile dargın kalmayacaktır,
Bir tek zeytin dalı bile yalnız...
Kitabı az önce bitirdim ve biraz fazla tepkiliyim. Bu yüzden incelemem kitabı okumak isteyenlerin beklentisini düşürebilir lakin spoilerlı olmayacak. Şimdi ilk kitabı bitirdiğimde (Buzdaki Kız: 8/10 vermiştim ve katilin ortaya çıkışına kadar güzel giderken, katilin tahmin edilebilir oluşundan kaynaklı beni şaşırtmamış ve bir polisiyeden beklediğim
Çok beğendim, zevkle okudum. Cinayet romanına benziyor ama tam olarak cinayet romanı da değil. Cinayet gününü anlatıyor. Bir namus meselesi yüzünden, yaşanan bu cinayet olayını anlatırken, o kasabadaki insanları ve cinayete kurban giden gence tanık olan insanları anlatan akıcı bir roman. :)
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178,1bin okunma