Uçurumun kenarındayım Hızır Ulu dilber kalesinin burcunda Muhteşem belaya nazır Topuklarım boşluğun avcunda Derin yar adım çağırır Dikildim parmaklarımın ucunda Bir gamzelik rüzgar yetecek Ha itti beni, ha itecek Uçurumun kenarındayım Hızır Civan hazır Divan hazır Ferman hazır Kurban hazır...
Ömer Lütfi Mete
Ömer Lütfi Mete
"İnsanlar kurban olmaya dünden razı ; herkes kurban taşına ayaklarıyla tıpış tıpış gidiyor."
Sayfa 234 - TÜRKİYE İŞ BANKASI Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bütün İslam aleminin Kurban Bayramı kutlu olsun. Rabbim ibadetlerimizi kabul etsin İnşaAllah.
544 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
5.Kurban Maeve Kerrigan serisinin ilk kitabı. İrlandalı, 28 yaşındaki bu dedektif cinayet büroda tüm dışlamalara, hor görülmeye rağmen azimle, istikrarla çalışmaya devam eder. Kitapta en çok beğendiğim ve üzüldüğüm nokta bu oldu. Sadece kadın olmasından dolayı hassaslıkla, sözlü taciz şakaları ve ithamlarla maruz kalması okurken beni çok rahatsız etti. Sanırım dünyanın neresinde olursa olsun cinsiyet ayrımcılığı farklı şekillerde ve şiddet seviyelerinde var ve var olacak.  Jane Casey adını sıkça duyduğum kadın polisiye yazarı. Ancak şu ana kadar kendisini hiç okumamıştım. Seri olarak polisiye, gerilim, korku okumak çok hoşuma gittiğinden set olarak Maeve Kerrigan'ı aldım. Kitabı okurken sevdiğim ve sevmediğim noktalar oldu ancak seriyi okumaya devam edeceğim. İlk öncelikle Kerrigan üzerinden meslekte kadınlara olan yaklaşımın anlatılmasını çok beğendim ve yazar bunu gereksiz bir acıtasyona bağlamadan yapmış. Sevmediğim nokta ise katilin bulunma hikayesi oldu. Sanki biraz yavan ve basit olmuş.  Kitabı okurken katili tahmin ettim ve doğru çıktı. Normalde bu benim heyecanımı kaçırırdı ancak nedenini o kadar gizli tutulmuş ki son sayfaları büyük bir heyecanla çevirdim. İlk seri kitabı olarak yine de başarılı olduğu düşünüyorum. Özellikle kadın dedektif üzerinden polisiye okumayı sevenlere tavsiye ederim. 
5. Kurban
5. KurbanJane Casey · Olimpos Yayınları · 20122,556 okunma
Annegret = Ben
Annegret, varoluşuna bir dönüm noktası getirecek olayı bekliyor. Bu konuda başkalarının görüşlerine de güçlü bir şekilde bağımlı. Ancak sürekli olarak, travmatik geçmişi ve iflah olmaz bugünü düşünüp durduğu için bir kısır döngü içine sıkışmış durumda. Sürekli düşünme süreci içinde Varlık parçalıyor ve bu yolla kendi sanal dünyasını oluşturuyor. Sonuç olarak da bir bütün olarak algılanması gereken şeyi, parçalara ayrılmış halde algılamaya zorlanıyor. O artık sadece karşıtlıklar biçiminde algılayabiliyor: iyi-kötü, kurban-katil, hak-haksızlık, inanç-kuşku, gerçekleşme-hayal kırıklığı, geçmiş-bugün. Onun algıları, bu kutuplar arasında oradan oraya sürüklenip duruyor. Bu karşıtlıkların herhangi bir ucuna ne kadar çok yaklaşırsa hayatı da o kadar şiddetli bir sarsıntı geçiriyor. O zaman da her şey kuşkulu, belirsiz, boş, anlamsız hale geliyor. Algılarının bu ikili durumuna hapsolduğundan, sonunda yapabildiği tek şey, kendisiyle ve gerçeklikle bir özdeşleşme ortaya çıkmayacak şekilde bütün gerçekleri birleştirmek oluyor Sonuçta da kendini, kendi hayatının dışında kalan biri, kendi hayatında bir yabancı olarak hissediyor, ama kesinlikle öyle değil.
140 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Kitap özellikle ülkemizde olmak üzere, tüm dünyada yaşanan göçmen krizini oldukça insani bir perspektiften olması gerektiği gibi yani ajite etmeden incelemiş. Fakat tam olarak bu gerçeklik sizi fazlasıyla yaralıyor ve sarsıyor. Ayrıca kitapta doğa katliamına da değinilmiş ; gerçek ve tek mirasımız olan doğal güzelliklerimizin kapitalizme kurban edilmesi adeta hunharca katledilmesi bir sanatçıya yaraşır biçimde cesaretle ve yüksek sesle dile getirilmiş. Kanımca yalnızca bu duruş dahi takdire şayan. Bunun yanı sıra kitapta kadın dayanışması ince ince hikayeye yedirilmiş ve aile ilişkileri, toplumun aileye bakışı, toplum ve aile içinde kadın- erkek rolleri, toplumsal tabular gibi bir çok konuya ustalıkla değinilmiş. Son olarak çocuk sahibi olma, ebeveyn olabilme ve evlat edinme gibi toplumumuz tarafından hassas sayılan konular üzerine kafa yorulmuş. Kısacası dili yalın ama işlenen konunun vuran gerçekliği dolayısıyla okuması kalbi yoran bir eser. Özetle biraz protest, oldukça insani ve en önemlisi realist bir kitap olmuş. Bir başyapıt diyemeyiz ama bilhassa duruşu gereği okuduğunuza asla pişman olmayacaksınız. Keyifli okumalar :)
Balıkçı ve Oğlu
Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202127,2bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.