21. Yüzyıla girdiğimiz şu günlerde, seksen yıl aradan sonra Türkiye'de, Sevr'e temel oluşturan anlayışın hemen aynısıyla, uluslararası anlaşmalar ve bu anlaşmalara bağlı olan uygulamalar yapılmaktadır. Küreselleşme ideolojisinin bir gereği olarak yapıldığı açıklanan anlaşmalar, 1920 Sevr'iyle insana acı veren bir benzerlik içindedir. Kemalizm'in görkemli başarıları somut bir gerçeklik olarak ortada dururken, ülkeyi bir yarı sömürgeye dönüştüren anlaşmalara imza atanlar; Türk ulusuna karşı, tarih önünde, Damat Ferit ya da Vahdettin'in yüklendiğinden daha ağır bir sorumluluk altına girmektedirler. Çünkü Kemalizm'in kanıtlanmış başarıları önlerinde dururken bunu yapmaktadırlar, 1920 Sevr'i, devlet bütçesi ile ilgili olarak şunları söylüyordu: "Türkiye'nin devlet bütçesi İngiltere, Fransa ve İtalya'dan oluşan bir komisyon tarafından düzenlenecek, komisyona katılan Türk delegelerinin yalnızca danışma niteliği taşıyan kararlarda oy hakkı olacaktır, Türk Devleti komisyonun onaylamayacağı herhangi bir mali düzenlemede bulunamayacak, Gümrükler Genel Müdürü'nü komisyon atayacak ve görevinden alabilecektir. Komisyon, Türk Devleti'nin para politikalarını belirleyecek ve bu belirlemede Osmanlı Bankası ve Düyunu Umumiye İdaresi ile birlikte çalışacaktır
Belli soruları sormamak, gündemi işgal eden sorulara yanıt bulamamaktan daha tehlikeli sonuçlara gebedir; yanlış sorular sormak ise çoğu kez gözlerin gerçekten önemli meselelerden başka yönlere çevrilmesine hizmet eder.
Reklam
Çağımızdaki haliyle modern uygarlığımızın sorunu, kendini sorgulamayı bir yana bırakmış olmasıdır.
İlk küreselleşme...
" İlk küreselleşme dalgası, dinlerin kıtaları aşarak yayılması, bugün, 1000 yılı aşkın bir süre sonra" dünya dinleri " dediğimiz şeyin ortaya çıkmasıydı."
Sayfa 53 - Versus kitap, çeviri: Ebru Kılıç Er, 1.Baski: Mart 2012,Kitabı okuyor
1850'lerde kapitalizmin esas düşmanı olan Sosyalizm'in Kuramı (Marksizm) ortaya çıktı ve 1920'lerde Sosyalizm ilk kez Çarlık Rusya'sında uygulamaya konulduğunda, kapitalistler hemen eski düşmanları olan feodal toplum ve yapılara el uzatıp, onlarla koalisyon yaptılar.
Sayfa 49
Kendisi bizzat terör suçlusu olan ABD lideri Bush, "terör" uyguladıkları yahut "kitle imha silahları" bulundurdukları yahut "diktatör" yönetime sahip oldukları gibi türlü bahanelerle, engel gibi gördüğü ve hedef seçmiş olduğu masum uluslara bütün gücüyle saldırdı.
Sayfa 33
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.