Bu dünyada iyilik yapıp da kimseden karşılık beklememek gerekirmiş, bu dünyada adalet diye, onur diye bir şey yokmuş. Bu dünyada kurnaz olmak, kötü olmak gerekirmiş meğer!
Sersem Kocanın Kurnaz Karısı üç perdeden oluşan, Ahmet Vefik Paşa döneminin anlatıldığı ve onun tiyatronun gelişmesi adına yaptıklarından dolayı onurlandırıldığı bir eser. Oyun içerisinde oyunun olduğu bu eserde, oyuncular, Moliere'in George Dandin oyununu bize göre uyarlayarak sahneye koymaya çalışıyor. Haldun Taner her perdede, aynı oyunun üç farklı uyarlamasını anlatıyor. Eserin konusu soylu bir kocanın karısı tarafından aldatılması. Birinci perdede Fasulyeciyan karakterinin dram olarak oynamaya çalıştığı oyun, ikinci perdede Ahmet Vefik Paşa'nın müdahalesiyle komedi olarak oynanıyor. Son perdede ise Moliere'in oyunu artık tam olarak bize göre bir komediye dönüşüyor. Yani esas vurgusu sınıf ayrımı olan oyun, "davul bile dengi dengine çalar" sözüyle daha bizden hale getiriliyor. Haldun Taner eserinde, Ahmet Vefik Paşa'yı onurlandırmanın yanı sıra Osmanlı'da, oyunculuklarıyla tiyatronun gelişmesine önemli katkı sağlayan Ermenilerin de hakkını teslim ediyor. Geleneksel Türk Tiyatrosu'ndan bildiğimiz, kulağı az duyan birinin söylenenleri yanlış anlaması üzerine kurgulanan dil oyunları, kelime oyunları da fazlaca kullanılıyor. İyi okumalar...
“Kurnaz insanlar okumayı küçümser. Basit insanlar ona hayran olur. Akıllı insanlar ise ondan faydalanırlar. Yalanlamak ve reddetmek için okuma. İnanmak ve her şeyi kabul etmek için de okuma. Tartmak kıyaslamak ve düşünmek için oku.”
✍🏻
İnsan, yalnızca etten, kemikten, kandan oluşan bir varlıktan ibaret değildir. İnsan olmak sadece görünüş açısından da değerlendirilmesi gereken bir şey değildir ki zira görünen varlığından ziyade, insanın bir de görünmez varlığı vardır. İnsanı oluşturan unsurların başında elbette kan ve kemik vardır ama bunların da üzerinde bir insanı insan yapan