Hitler generallerine Kursk'taki zaferin "dünyayı bir fener gibi aydınlatacağını" söylüyor ve Moskova'ya yeni bir taarruz için ordularına ilham vereceğine inanıyordu. Fakat bu cesaret gösterisine rağmen kendisinin bile şüpheleri vardı. Zırhlı birlik harekatının uzman ismi General Heinz Guderian'a, "Ne vakit bu taarruzu düşünsem midem altüst oluyor" itirafında bulunmuştu. Bu ya hep ya hiç olacaktı. Savaşın gelecekteki seyri, bu muharebenin sonucuna bağlıydı.
Sayfa 205 - On Birinci Bölüm: Doğudaki Alman Bozgunu, Stalingrad MuharebesiKitabı okudu
"Neticede, Manstein’ın ay boyunca devam eden karşı taarruzu Vatutin’in ordu grubunu tümüyle mağlup etmiş ve Golikov’un ordu grubuna ciddi hasar vermişti. Ciddi materyal kayıplarının yanı sıra, Vatutin’in emrindeki birlikler 30.000, Golikov’un emrindeki birlikler ise 58.000 kayıp vermişti. Dördüncü Panzer Ordusu’nun aldığı esir sayısı önceki standartlara göre düşükse de -Hoth, 12.430 Sovyet askerinin esir alındığını iddia etti- Manstein’ın karşı taarruzu Doğu Cephesi’ndeki 20 Sovyet kolordusundan sekizini örselemeyi başarmıştı. Bu kolordulardan hiçbiri imha edilmediyse de neredeyse hepsinin yeniden teşkil ve teçhiz edilmesi üç ila dört ay sürdü ki bu da Wehrmacht’a hayati bir soluklanma imkânı sundu. Sovyetlerin Yıldız yahut Sıçrama’dan elde ettikleri yegâne mühim kazanım, Güney Ordu Grubu ile Merkez Ordu Grubu arasındaki hudutta oluşan Kursk çıkıntısı oldu. Manstein’ın karşı taarruzu, Sovyetlerin zafer silsilesine ani, aşağılayıcı bir son verip Wehrmacht için bir nebze umut tazeledi. Stalingrad’daki bozguna rağmen Manstein’ın zaferi Wehrmacht’ın -gerçi artık daha sınırlı bir boyutta ve uygun koşullarda- hâlâ başarılı bir manevra savaşı icra edebileceğini gösterdi."
Sayfa 44 - Üçüncü Harkov MuharebesiKitabı okudu
21 Haziranda Mareşal von Manstein O.K.H.'ye: "Yaz seferi boyunca Donets Havzası'nı elde mi tutmak, yoksa Dinyeper üzerinde Rusların kanını emmek mi gerek? diye sorduğu zaman kendisine: "Führer hem birini, hem öbürünü istiyor!" yanıtı verilmişti.
Mareşal von Manstein durumu incelerken General Busse'ye: "Bir orduyu kaybetmektense bir kenti kaybetmeyi yeğlerim," demişti.
Demek oluyor ki bu genel plan içinde Harkov sadece bir ayrıntıydı.
Mareşal von Manstein, Führer'in dikkatini bu olasılık üzerine çekmişti ama o sıkı durulmasını kesinlikle istemiş; şu açıklamayı yapmıştı: "Kentin düşmesi ağır politik sonuçlar doğurabilir. Türklerin de, Bulgarların da tutumları Harkov'a bağlı. Harkov'u bırakırsak Ankara'da da, Sofya'da da kepaze oluruz.»
Sovyet uçakları şöyle yazılmış bildiriler attılar: “3'üncü Zırhlı Tümen'deki arkadaşlar, yiğit olduğunuzu, aranızda her iki kişiden birinin Demir Haç nişanına sahip olduğunu biliyoruz. Ama biz de de her iki askerden birinin elinde elbombası atan bir tüfek var. Teslim olun!”
Fakat çarpışmalarda şans kaprislidir: Tek bir tarafa çok seyrek güler. Savaş bir hesap işi değildir. Her muharebe ölçüye, tartıya gelmez birsürü şeye bağlıdır; Bir askerin yiğitliği, bir birlik komutanının karar verme yeteneği, fakat aynı zamanda bir subayın ödlekliği, bir birliğin korkuya, hatta dahası, paniğe kapılması gibi...
Bir karar bir kez verildi mi ne bahaneyle ve hangi tehlike karşısında olursa olsun ne saptanan hedeften, ne de hazırlanan planın ana çizgilerinden dönülmemelidir.
Askeri nitelikte de olsa insanların yaptıkları her hesapta daima bilinmez bir yan olduğunu olaylar bir kez daha gösterecekti.
İnanılmaz görünen şeyler çoğu kez gerçektir, yaşam da bir romandan daha olağan dışıdır.
Gece berrak, yıldızlar şıkır şıkırdı. Fakat gizli tutulan mevziler ve peçelenmiş bataryaların üzerine boğucu bir sıcak çökmüştü. Alman topçuları toplarının başındaydılar. Tank taburları kalkış üslerine yerleşmişlerdi. Askerler saldırıdan önce son sigaralarını içiyorlardı.
Yarbay Albrecht telefon başında, bütün bataryalarıyla bağlantı halindeydi:
-"Saldırı bir dakika sonra başlayacak. Saymaya başlıyorum.»
... Ve sayıyor. Güney Ordular Grubu'nun 230.000 askeri de Zitadelle Harekatını başlatacak olan topların gürlemesini bekliyor.
Planı basitti: Düşman bir kez daha kıskaç içine alınacaktı: