Rilke'nin dediği gibi, ayrılık ve sürgün bir solma ve çiçeklenmedir.
Mehmed Uzun..
Sürgün bir ayrılıktır, bir hüzündür. İnsani olmayan, ağır bir cezadır. Yaşanmış, çok iyi bilinen uzun bir zaman kesitini, daha doğrusu bir yaşamı geride bırakmaktır. İstemeyerek, zorlanarak... Hem Ovidius hem Mevlana Halid sürekli anıların gölgeleriyle yaşadılar. Kendi zamanlarını değil, geride kalmış, kaybolmuş bir zamanı yaşadılar. Tam da Marcel Proust'un ünlü eserine verdiği isim gibi, onlar kayıp bir zamanın peşine düştüler. Kendi zamanlarında olanlar değil, geçmiş zamanda olanlar onları ilgilendirdi. Sanırım bu nedenle, Ovidius Roma'yı, Dante Floransa'yı, Mevlana Halid Șehrezor'u, James Joyce Dublin'i ve diğer sürgün yazarları doğdukları, büyüdükleri yerleri, o yerlerin ve şehirlerin çöl uzağındaki sürgün merkezlerinde, anlatılamayacak bir yoğunlukla yaşadılar ve o yaşamı edebi bir derinlikle anlattılar. Onlar bir geçmişi yeniden yaratarak, geleceğin ölümsüz isimleri haline geldiler.
Sayfa 285Kitabı okudu
Reklam
103 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 17 hours
Hepinize merhaba canım insanlar, mutlu pazarlar, bugün alan sınavına giren herkese; "inaniyorum kazanacaksınız " Daha önce adını duymadığım, duyduysam bile hatırlamadığım biriyle beni tanıştırdığı için
Esra Kurt
Esra Kurt
öğretmenime bin minnet.. Mehmed Uzun kim diye sorarasa birgün biri bana ,"direnişin,
Kürt Edebiyatına Giriş
Kürt Edebiyatına GirişMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 2012873 okunma
295 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Yitik Bir Aşkın Gölgesinde
Sürgün, insanlığın tarihi kadar eskidir. Sürgün daha çok siyasi saiklerle olsa da muhatabı her şeyden önce insandır. Sürgüne giden insan, yurdundan kovulmuş veya yurduna dönüşü engellendiği için sürgünün o kişi üzerinde etkisini anlamak kolay değildir. Sürgünde bulunan kişi önce siyasal nedenlerle sürgünde yaşamak zorunda kaldığı için sürgün
Yitik Bir Aşkın Gölgesinde
Yitik Bir Aşkın GölgesindeMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20186.6k okunma
1980’ den günümüze Türkiye’ deki birçok Kürt entelektüel sürgünü seçip pek çok Batı ülkesine sığınmacı olarak yerleşti. Buralarda onlarca yıl­dır Türkiye ve Suriye’ de katı bir şekilde yasaklanmış olan Kurmanci edebiyatının rönesansını başlattılar. Yüzbinlerce göç­men Kürt işçi tarafından desteklenen Kürt entelektüelleri bir­leştiler ve dillerini geliştirmek için ellerinden gelen hiçbir şe­yi esirgemediler. Yavaş yavaş tam bir sürgün edebiyatı gelişti. Şairler ve yazarlar eserlerini ilk olarak, İsveç’ teki Kürt yayı­nevlerinin çıkardığı dergilerde yayımladılar. İsveçli yetkililer göçmen toplulukların kültürel gelişimini sağlama politikaları­nın bir parçası olarak Kürt sığınmacılara (aşağı yukarı 12 bin kişi) nispeten geniş bir yayın bütçesi tahsis etti. 1970’ lerin so­nundan itibaren gazeteler, dergiler ve süreli yayınlar basılma­ya başlandı. Dolayısıyla edebi yaratıcılık teşvik edildiğinde Kurmanci yazarlarının, şairlerinin ve gazetecilerinin ne kadar verimli olmaya başladığına şahit oluyoruz. İsveç’ te son 20 yıl­ da yaklaşık 300 eser yayımlandı. Kürtçe basılan edebi eserle­rin en büyük kısmı Irak’ ın dışında basıldı. Mahmut Baksi*17 İs­veç Yazarlar Birliği’ nin Yönetim Kurulu’ ndaki ilk yabancı üye idi. Bir diğer genç ve parlak Kürt yazarı Mehmed Uzun *18 bu seçkin grupta yerini aldı.
Sayfa 48 - 17 Bkz. Zaroken Ihsan (lhsan’ m Çocukları), 1978; Keça Kurd Zozan (Kürt kızı Zozan), 1979; Helîn (Yuva), 1984; Gundike Dono, (Dono Köyü), 1988. 18** Eserleri arasında Tu (Sen), Stockholm, 1984; Mirina Kalekî Rind (Yaşlı Rindin Ölümü), 1987; Siya Evine (AşKitabı okudu
ayrılık ve sürgün bir solma ve çiçeklenmedir. Bir ölüm ve yeniden doğuştur. Bir unutuluş ve unutulması mümkün olmayan bir ölümsüzlüktür.
Sayfa 292Kitabı okudu
Reklam
52 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.