120 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hevalên hêja, min xwest ez bi kurdî binivîsim da ku qîmeta hebûna kurdî û zimanê wê baştir fam bikim. Pirtûka Mehmed Uzun ya sêyem ku min heta niha xwendiye Mirina Kalê Rindîn e, ez ê li ser vê pirtûkê çi bibêjim û çi binivîsim wê çiqas bandorker be. Her ku ez jiyam, min bêtir fêm kir, dema ku min li ser çand, erdnîgarî, dîrok, xweza, koçberî û
Yaşlı Rind'in Ölümü
Yaşlı Rind'in ÖlümüMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20174,236 okunma
İYİKİ DOĞDUN HASRET/ ROJ BUNA TA PİROZ BÂ 1 MAYIS 1971
youtu.be/FkgCDGZN7jM (Hasret Gültekin/ ÖLMEDİM BEN DİYORUM IŞIK OLDUM SONSUZA) Hasret Şükrü Gültekin, Alevi Kürt bağlama virtüözü, şarkıcı, besteci, söz yazarı ve yapımcı. Doğum tarihi: 1 Mayıs 1971, İmranlı Ölüm tarihi ve yeri: 2 Temmuz 1993, Madımak Oteli, Sivas Eşi: Yeter Gültekin (e. 1991–1993) Çocukları: Roni Hasret Gültekin (D. Eylül 1993) 1987 yılında ilk albümü "gün olaydı" piyasaya çıktı. 1990 yılında çıkardığı "newroz" adındaki kasetle türkiye'deki kürtçe müzik yasağını deldi. 2 temmuz 1993'de sivas'ta madimak oteli'nin yakılmasıyla 35 insanla beraber hayatını kaybetti.
Reklam
Tuvalet kâğıdının son iki yaprağı ona yağmur ormanlarının yok oluşunu hatırlattı. Yağmur ormanlarının yok oluşu da her defasında kredi kartı numarasını isteyen üst kattaki çevreci kızı. “Pandaları severim,” demişti kıza. Köpeği tekmelemişti akşamına da. Buna dürtme de denebilirdi. Köpek ev sahibinindi. Perde arkasından Talat Bey görmüş, edindiği dedikodu malzemesiyle Müşerret Hanım’a yanaşırım düşüncesiyle olayı abartarak D. Bey’in apartmandaki saygınlığını düşürmüştü.
Kürtçe bir kitabın sonunda şu sözü okumuştum; "Di dawiya çirokê de, her kes dê evîna xwe bigire , lê me nekarî". anlamı ise şöyle. "hikâyenin sonunda herkes sevgisini alacaktı ama biz alamadık."
D: Sonra ne oldu? P: Bolca sevgi. (Duraksama) Başıma bir şey yaptılar. Onu hatırlamıyorum. Basınç uygulayan bir cihaz ya da bir çeşit... Uyarma. Bilmiyorum. Bir çeşit enerji. (İnanamayarak) Bilincimi çıkardılar! Bir şekilde, onu çıkardılar. Bana bilinci bedenden nasıl çıkarabildiklerini ve kavanoz gibi bir şeye koyabildiklerini gösteriyorlar. Böylece bedenin üzerinde çalışılabiliyor ya da... Bilinç zarar görmeden bedene bakılabiliyor. Endişelenmeye gerek yok. Nasıl oluyor bilmiyorum. (Phil’in rüyasında bastırarak onu bedeninden çıkaran dev bir başparmağı olarak tarif ettiği şey bu olmalıydı.) Şey der gibiyim... “İşte buradasın. Buradasın. Orada değilsin.” Baskıyı... Kavanozun içinde de hissediyorum. D: Kavanozdaymışsın gibi hissettin mi? P: Evet, bir kavanozun içindeydim. Nasıl bilmiyorum. D: Bedenini görebiliyor muydun? P: Evet... Masada. O şey daha uzun, gümüş renkli bir iğneyi sırta batırıyordu ve ben hissetmedim. Bunun nasıl yapıldığından emin değilim. Beden hissediyor, bilinç hissetmiyor gibi. O hissi hatırlayan beden, bilinç değil. İkisini birbirinden ayırdılar. D: Bedene başka bir şey yaptılar mı? P: İğneden sonra bir şeyler daha yaptılar. Bedeni bir tür ışıkla temizlediler. Mor ışıkla parlattılar. Neredeyse ultraviyole gibi. Mikroplardan arındırmak için. Sonra daha fazla test... Gözler. Dil. Kulaklar. Bir sürü delme, dürtme, kontrol etme... Bir şey arıyorlar. Ne bilmiyorum. DNA mı? Kullanmak... Kullanmak... DNA’yı kullanmak için.
Sayfa 216Kitabı okudu
Eleştirel ve Alternatif Eğitim: Sınavlar, Çokkültürlülük ve Diğer Sorunlar
1. Giriş Türkiye’nin eğitim sisteminde, sorunlar açısından yok yok. Böyle olunca, toplumun tepkisizliğine şaşmamak gerekiyor. ‘Okulsuz toplum’ tartışmaları açısından bakarsak (bkz. Baker, 2006; İllich, 2006), kapitalist okullar, toplumsal benzeştirme (asimilasyon) rolünü başarıyla gerçekleştirmektedirler. Okullar, geçmişte, toplumsal mücadelenin
Reklam
57 öğeden 61 ile 57 arasındakiler gösteriliyor.