Bu kitap bana Khaled Hosseini' yi anımsattı ama nasıl! Malumunuz kendisi, emperyalizmin önce ülkesinde türlü oyunlar çevirip, belki de sonra üç beş mülteciyi kabul etmesini, iyi bir şey olarak görüp, kitaplarında Amerika'nın kurtarıcılığına vurgu yapıp hatta George Bush'dan ödül alırken, onları ülke insanının üzerinde açtığı yaralardan sorumlu tutma sorumluluğunu bir yazar olarak gütmemiştir.
Bir de bizim halen daha sürmekte olan Suriye topraklarının parçalanmasına yönelik yaklaşımımızdan, bir zorunluluk ya da politik olarak Suriye vatandaşlarını kabul etmemizden sonra, Suriyelilerin hükümetimizi bir kurtarıcı olarak görenleri de trajikomik bir davranış içerisindedirler.
Kitaba gelirsek, ağzı, burnu, göğsü, vajinası kesilmiş Türk kızları ve bu Türk işkencecilerin peşine düşen Fransız Polisi, arada 80 darbesine filan göndermeler laf arasında terörist olarak belirtilen sağ ve sol grupları... Polisin zihnimizde uyandırdığı şey ile çete kelimesinin uyandırdığı şey aynı değil tabi ki de.. Nedense işkenceci uyuşturucu kaçakçısı Türkler..
İçerisinde Türklerden bahsediliyor diye, ya da birkaç Türk şehrinin ismi geçmesi nedeniyle, bu kitabı övgü ile doldurmak, (ki bakıldığında kurgunun da şaşırtıcı bir yanı yok,)insanın kendi kimliğine yaptığı bir haksızlık olur. Bu kitap gibi yüzlerce kitap okusak, polisiye olarak değil, bilinçli olarak ya da bilinçsiz bir şekilde, aşağılık vasıflar ile anılan bir kimlik vurgusuyla, bir süre sonra kendi kimliğimizden utanır hale geliriz..