"Ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk biliyor musunuz? Kurtulmuştuk."
Sayfa 363 - Pozitif yayinevi
…Bütün günümüz adeta merak sancısı içinde geçti. Yalnız yemekten değil, düşünmekten de kesilmiştik. Zırhlıları, tümenleri ve alayları ile Birinci Dünya Harbi düşmanlarının zaferi, hâlâ İstanbul'un surlarında ve sokaklarında idi. Bir tek umut, bir avuç askerde ve Mustafa Kemal denen isimde idi. Nihayet Rumca gazetelerde ilk rivayetler çıktı. Biz,
Sayfa 322
Reklam
“Meğer bütün karargâhı ile Başkomutan Mustafa Kemal değil, Yunan Başkomutanı Trikopis esir olmuş... Size, kalbin ne kadar dayanıklı bir maddeden yapılmış olduğunu yukarıda söylemeseydim, burada söylerdim. Bir çocuk gibi sıçramaya başladım. Habere, havadise, telgrafa koşuyorum. Hani dün kızdığımız o sürüm gazetesi yok mu, meğer resmî tebliğlerin kilometrelerce gerisinde imiş. Yunan ordusunu yok etmişiz ve İzmir'e iniyormuşuz. Ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk, biliyor musunuz? Kurtulmuştuk. Ah Mustafa Kemal, Mustafa Kemal, sana ölünceye kadar o günün sevincini ödeyebilmekten başka bir şey düşünmiyeceğim.”
Ben ömrümde, hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren gündelik emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk biliyor musunuz? Kurtulmuştuk.
“Şaşırmışlardı. Bir tanesine bir yumruk salladım ama ıskaladım. Nereye gittiklerini bilmiyorum ama onlardan kurtulmuştuk. “Ölümden kurtardım bizi,” dedim kadınıma. “Öp beni sevgilim,” dedi.”
Ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk, biliyor musunuz? Kurtulmuştuk.
Sayfa 363Kitabı okudu
Reklam
Howard Fast
NÂZIM HİKMET’E Kendi duvarların nasıl tutamadıysa kelimelerini, bizim duvarlarımız da tutamadı, kardeşim, kelimelerin buldu bizi. O gün cezaevinde geldi yanıma pek iyi bildiğin cezaevi fısıltısıyla o ince yazar, Albert Maltz… Hayatı anlatan şeyler söylemekti onun suçu da, barışı, umudu, özlenen şeyleri… Özgür olduğunu söyledi
119 syf.
7/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Kitap, Ahmet Haşim'in 1928'de İkdam Gazetesi'nde yazdığı yazılarından oluşturulmuş. Süleyman Nazif'ten, Ahmet Hikmet'ten ve konusuz edebiyattan, Cenab Şehabettin'den,dönemin dergilerinden ve şairlerinin başarısızlıklarından, İstanbul'dan, eski ve yeninin çatışmalarından, dinlenmek için gittiği Paris'ten ve yeni ortaya çıkmış birkaç edebî akımdan bahsetmiş. Ahmet Haşim'in meşhur akşam ve karanlık sevdası burada da kendini hissettirmiş. Şu satırları örnek göstermek yeterli olur sanırım: "Güneş, bütün gün, insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır. Onun ışığında eğlenmenin ve mutlu olmanın hiç imkânı var mı? Nihayet akşam oldu. Karanlık bastı. [...] Artık her şeyi açıkça görmek ıstırabından kurtulmuştuk." Birkaç saatte okunabilecek hacimde ve akıcılıkta bir kitap. Yer yer eleştirel ve iğneleyici bir dil kullanılmış. Bazı kısımları öylesine yazılmış hissi uyandırsa da döneme tanıklık eden biriyle sohbet niteliğinde bir eser.
Bize Göre
Bize GöreAhmet Haşim · Etkileşim Yayınları · 20133,604 okunma
"Ben ömrümde, hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren gündelik bir emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk, biliyor musunuz? Kurtulmuştuk. "
Sayfa 20 - PozitifKitabı okudu
144 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir davetti bu, bir yürüyüş, tarihin satırlarında.. Kabul etmemek mümkün müydü bu güzel daveti, henüz ilk satırında yakalanmışken kalpten? Etkilenmemek mümkün mü, davetin serin ve huzurlu mısralarından.. ''Adem'le Havva'nın Cennette öncesiz sonrasızmışcasına..'' diye başlıyor Sezai Karakoç, sözlerine. En başa dönüyoruz, insanlığın, kaybettiğimiz
Yitik Cennet
Yitik CennetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20218,9bin okunma
Reklam
Bizler, dediğim gibi, Türkçülükle idealsiz kalmaktan ve boşlukta sallanmaktan kurtulmuştuk 1923’te Atatürk Meşrutiyet milliyetçilerinin de hayallerini çok yukarıdan aşıp gelen devrimlerini tasarladığı vakit, onu inanarak anlayanlar ve anlıyarak ona sarılanlar hep Türkçüler olmuştur. Mahmud Esad’lar, Şükrü Kaya’lar, Saracoğlu’lar, Necati’ler, Vasıf’lar, hepsi Türkçülükten gelmeydiler.