Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hiç bir afilli söz ya da tespit, kim ne derse desin; Kıtlıkla can çekişen bir coğrafyaya bir bidon su götürmekten daha kıymetli değil… #Kuru Otlar Üstüne
Ego
Ego (burada anlam olarak benlik kabul edilmektedir), eğer sağlıklı idare edilirse tıpkı aşk gibi en itici kuvvetlerden birisidir. Ama enerji veren bir çekirdek olduğu unutulunca, rijit ve insanı esnemez hale getiren ağırlığı altında eziliyoruz. Bu, insanın kendisiyle yanlış bir tanışma biçimini ifade eder. Daha en başta yaralanan ve ezilen benlik daha sonraları da yaralayıp ezerek var oluş yollarını arıyor. Haliyle de kaçınılmaz olarak kibre dönüşüyor. Ego ile kibir birbirinden çok farklı şeylerdir. Kibir en basit anlamıyla büyüklenme demek. Geniş, göz alabildiğine yayılan ama kuru bir büyüklenme, bir çöl. Ego ise keşfedilecek sonsuz bahçedir. Güzel bakılıp ilgilenildiğinde sonsuza uzanan; büyürken “büyüklenme”yi de aşan bir diyalektiktir. Bizim, yani özellikle Doğu insanının kendi cebinde kaybettiği eski bir hazinedir ego. Muhammed İkbal’in ifadesiyle –bir kitabına da bu adı vermiştir- Gülşen i Raz ı Cedid’dir. Yani Yeni Sırlar Bahçesi. Girilmesiyle beraber insanı bir daha geri dönülmeyecek şekilde değiştiren bir olumlu tanışma, bir mukaddes kendine yolculuktur. İçimdeki büyücüdür ego. Avcumu kendi avcuma almaktır. “Bir kere de ben bakayım şu falıma, hep okundum; bir kere de kendim okuyayım kendimi,” diyen sestir. Dâhilden işitilen, tok ve babacan sesli bir ulaktır.
Reklam
📌 Kalmadı duvarda umutları asacak askı. Çamurlandı hep kabanlarımız, Vicdanımız eve almadı. Şemsiyeler kuru, Yüzlerimiz ıslak; Kimsenin bulutu Kimseye acımadı. Artık sadece botlarımız değil, Yüreğimiz de su almaya başladı. Romantik yağmur akşamlarında, Yürüyüşler de tatsızlaşmaya başladı. - Mete Severge
Geceler yalınayak, geceler inzivada İnsanlığın salâsı okunuyor, elveda! Gündüzün siyahından ufka karanlık çöktü Hicabından günahın kardelen boyun büktü Günebakan çiçeği dönüp bakar mı bize? Feryad u figan etsek nefis gelir mi dize? Ömür yitik sermaye kelebeğin misâli Tarumar gülistanım, talan ettim visâli Yâ İlâhi affeyle, gayrı dilim
İnsan nerede doğacağını, bedenin ne kadar acıyı kaldıracağını, ne kadar yükü omzu ile iteceğini bilemiyor. Bilmediği bu topraklarda insan ancak başıboş dolaşıp ardı arkası olmayan umutların peşinde koşuyor. Bilmediği için de her şeyi deneyerek öğrenmeye çalışıyor. Bana boyumdan büyük yükler verdiler sonra da al bunları şu karşı komşunun dağların taşı dediler. İnsanlık ideali diye tutturdular, dünyayı kurtarırım sandım koştum arkalarından, sonra da insanlığımı aldılar gittiler benden. Benden geriye ne kaldı desem, şu kara kuru derim biraz solmuş tenim kaldı. Yolda bulduklarımı da kurtaramadım, biraz da yolundan ettim herkesi. Bir deli gibi koştum durdum dünyayı ettim dünyalıktan. Bir deli gibi koştum durdum dünyaları ettim kendimden. Şimdi sırtımda çantamla şaşırdım kaldım...
İmamı Azam Bir Ateist Filozufu Susturdurdugu münazara
İmamı Azam Bir Ateist Filozufu Susturdu Gurubun reisi olan felsefeci, oradakilere; bazı sorularının olduğunu ve Bağdat’ın en büyük alimi ile karşılaşmak istediğini belirtir. Orada bulunan cemaat, felsefecileri İmamı Azam hazretlerine götürürler. İmamı Azam hazretleri ise o esnada, talebelerine bir kerpiçle teyemmümün nasıl yapılacağını
Reklam
Bahar Daha dün sesler Hatta insan sesleri Karın altındaki Toprağın içindeki köklerdeToprağın altındaki bitki kökleri Ne sabırlı bir rüya Çektikleri
ufak tebessümler ile taş, duvar ve sanki hiç doğmamış kadar geçimsiz bir sonbahar kadını biz kırk metrekareye dört kişi sığdık zahmetine katlanılmış şu soğuk şu hain şu hüsrana mahkûm yontmaları duvarlara dizdik çeşitli el işleri çekiyor canım işte kocakarı çeyizlerinden kımıldaması zor geliyor hangi kolum ulaşmak istese yahut hangi ruhun
19 Nisan 2024 22.42 Tam otuz yıl saatim islemiş ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum... NFK 19.20 "Sakın beni unutma, olur mu? Çünkü ben seni hiç unutmayacağım." dedi. Neyim var ki unutulmayacak, der gibi gülümsedim. Ama unutuş yahut unutmayış hususunda bir yorumda bulunmadım. Çünkü "asla" diye kurulan
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.