Toynakları kuru yapraklar kadar yüksüz hayvan, tuza yürü­yor. Gözleri aslında yüzü, güneş bir dağdan doğup diğerinden batıncaya kadar ışıkla sürmeli, ışığın içi derin bir boşluk, neye baksa kıpır kıpır, karanlık bir su gibi üzeri yaprak kaplı.
HAZİRANDA ÖLMEK ZOR orhan kemal'in güzel anısına işten çıktım sokaktayım
Reklam
Yakınlık nedir öğrendim, yine yitirdim ve yokluğu hüzünlü bir ağırlık. Birden öncekinden daha yalnız hissediyorum, gerçek acıdan daha beter keskin bir ağrı duyuyorum.
Sayfa 128Kitabı okudu
144 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Esselâmu Aleyküm ve Rahmetu'llâhi ve Berekatuhu ﷽ " Şimdi doruklardayım, ne yoksulum, ne yetim Şu incecik kalbimdir varlığına hüccetim Nice serv-i kâmet ki, kuru bir yaprak imiş Meğer ruhum savrulan bir avuç toprak imiş .." Bunun gibi birçok güzel Şiirler barındırıyor kitap içerisinde. Ben incelemenin başına bunu koymak
Rüveyda
RüveydaNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20204,123 okunma
Somya işkencesi: Somya (sommie) kelimesi köken olarak Fransızcadır ve yatak altlığı anlamına gelir. Parrilla ile aynı kaderi yaşayan Somyada da ikinci anlam mevcuttur. İkincil anlamında işkence anlamına tabii tutulan somya, mahkûma, üzerinde elektrik verilen yatak manasına gelir. Bu yöntemde kurban, ayak ve el bileklerinden sırtüstü
Hayat sadece yaşanırken varsa, erken ya da geç ölmekten söz etmenin anlamı neydi?
Reklam
Kuru Otlar Üstüne
"Hiçbir afili söz ya da tespit, kim ne derse desin, kıtlıkla can çekişen bir coğrafyaya bir bidon su götürmekten daha kıymetli değil. Şu biçare dünya için bir şeyler yapılamaz mı? Kendimize sormamız gereken asıl soru bu. Her şeye rağmen."
#İstemem Eksik Olsun
Ya ne yapmak lâzımmış? Sağlam bir dayı bulup çatmak sırnaşık gibi, Bir ağaç gövdesini tıpkı sarmaşık gibi, Yerden etekleyerek velinimet sanmak mı? Kudretle davranmayıp hileyle tırmanmak mı? İstemem eksik olsun! Herkes gibi, koşarak, Yabanın zenginine methiyeler mi yazmak Yoksa nâzırın yüzü gülecek diye bir an Karşısında takla mı atmak lâzım her
... Ama öyle sanıyorum ki bunun nasıl bir şey olduğunu, seninle ne kadar dolu olduğumu sen kâfi derecede anlamazsın. Hasretim olsun, arzularım olsun hem günden güne artıyor hem de günden güne bedbinleşiyorum. Yaz geçiyor sen gelmiyorsun. Belki bir gün geleceksin ama o kadar geç gelmiş olacaksın ki seni gördüm mü görmedim mi, doğru dürüst
İşte, der, insanoğlunun geçmiş hayatı bu. Ve başlar bize maval okumaya. Ninniler uydurup uyutur bizi dedelerimizin derin boşluklar içinde, uzun, zifiri karanlık hayatından. Gösterir bize evvel zamanı, tek doğru, en güzel örnek, der. Bakarsın gelecek günlerin farkı yok geçen geceden. Senin tarih dediğin işte budur, alnında altı bin yıllık
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.