Kurunun yanındaki yaş gibiyim
Gözler ıslanınca yürekte yanıyor
Eline şeker verilmiş çocuk gibiyim
Vicdanım her gülüşü sevap sayıyor.
Ömürden akıp giden bir an gibiyim
Gecem gündüzüme nispet yapıyor
Bir ozanın sazındaki bir tel gibiyim
Şiirler türkülere adeta dem vuruyor.
Boşuna dönüp duran dünya gibiyim
Ruhumun her bir karışı huzur arıyor
İpe dizilmiş bir tesbihin taşı gibiyim
Sabrım her duaya aminler haykırıyor.
1829'da 2. Mahmud kılık kıyafet alanında attığı radikal adımlarla ceket, fes, pantolon gibi yeni kıyafetleri benimsemiş ve uygulamıştı. 1836'da Tasvir-i Hümayun kanunu ile padişahın resmi devlet dairelerine asılmış ve bu amaçla yapılan törenler muhafazakar kesimi rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlığın altında kadınların umumi yerlerde gezmeleri ve
"Parasının kendisine dokunulmazlık kazandırdığını sanıyordu." demişti bana.Karısı Fausta Lopez de şu yorumda bulunmuştu: " Buradaki bütün Türkler gibi."
Kitabın içinden ve arka kapağından bir bölüm:
Bugün heykelleri yıkılmakta olan Dzerjinski'nin kurduğu KGB için iktidar, daha doğrusu bu örgüt, hiç söndürülmeden yanması gereken bir sobadır. Bu sobanın yakıtı yalnız insandır. Yaş, kuru ayrımı yapılmadan insanlar yakılacaktır ki soba sönmesin. ...
O kurunun yanındaki yaş olan romanın baş kahramanı, aynı zamanda Gün Olur Asra Bedel'deki Kuttubayev'in (öğretmen), nasıl yandığını anlatan oldukça akıcı bir Aytmatov eseri. Her kitabında aynı tadı duyabilmek, kitap biter bitmez okumadığım diğer kitaplarını alıp okumak için can atmak.., işte bunu yaşatan yazar Aytmatov'un okunması gereken bir eseri.. Okuyun kesinlikle