"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
NOT: lütfen kopyalamayınız telif hakkı içerir!
Size yıllar önce tanıdığım ama hikâyesini henüz yeni öğrendiğim bir kadından bahsedeceğim. Bu kadınla bir mezarlıkta tanışmıştım. Ağlıyordu. Bir yakınını kaybetmişti sanırım. Yanına gittim ve baş sağlığı diledim. Yüzüme baktı, gülümsedi. Çok ama çok güzel gözleri vardı. İnsan gözlerine bakınca
YouTube kitap kanalımda Son Ada kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim:
ytbe.one/dR12B0gIkhg
Livaneli'ye hak ettiği değerden fazla değer verip onu putlaştırıyor musunuz?
Livaneli'nin kitaplarından bazılarını hiç sevmemenize rağmen sırf başka okurlardan tepki almamak için diyeceklerinizi içinize mi atıyorsunuz?
O zaman gel
Ey, Oğul! Gençsin. Uslanmış ömrün 21.yüzyılın ilk çeyreğine denk geldi. Aklını formatlayan, zamanın hakim doğruları. Sen sen ol, alâkalı delillerin bütününe vakıf olmadığında, aklının çıkarımlarına güvenme. Her daim gerekli, velâkin yeterli değildir akıl.
Ey, Oğul! Herşeyi anlamaya kalkan, öfkeden ölmeyi göze alır derler. Bilesin ki, akılla
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın selefi olarak Ahmet Mithat Efendi’nin Pîr’liğini yaptığı bu gelenek, bilmem övgüye ihtiyaç duyar mıdır? Zira ehli için işaret, malumatın kendisidir. Öyleyse biz de, mübalağa etmekten edebiyata sığınarak; tarif ve tavsiyemize başlayalım.
“İstedik ki tetkikimizin dili, eserin lisanını aksettirsin. Böylece kıraat ehli,
Yolda giderken önümdeki 200 lira düşürdü.
Normalde “paran düştü” diye uyarırım, ama bu kez şeytana uydum, yerden alıp cebe attım.
Evde durumu hanıma anlattım.
O da “madem beleş para sinemaya gidelim” dedi.
Hafta sonunda sinemaya gitmeye karar verdik.
Hanım dedi ki; “Sen şimdi söz verirsin sonra cayarsın, internetten biletleri al da
"Konduğu dalın inceliğinden düşecekmiş gibi olan ama yine de kanatları olduğunu bilerek şarkı söyleyen kuş gibi ol."
- Victor Hugo
Gün güzellikler getirsin🤲
Mantıkut tayr , Nasihatvarî bir dil ile asırlar geçmesine rağmen okuyucusuna hitab eden tasavvufî bir eser. Gazâli'nin Risâletü't-Tayr adlı eserinden yararlanarak kaleme alınmıştır.
Peki bu eserin müellifi FERÎDÜDDİN ATTÂR Kimdir?..
Ebû Hâmid Feridüddin Muhammed b. Ebû Bekir Ibrahim-i Nîsâbûrî, İranlı meşhur şair ve
Osho ne cevap vermiş:
“Evet, EGO insanın hastalığıdır. Çünkü, menfaat grupları senin hasta olarak kalmanı ister. Onlar senin sağlıklı ve sağlam olmanı istemez. Senin sağlıklı ve sağlam olman menfaat grupları için bir tehlikedir. Bu yüzden hiç kimse basit olmak istemez, hiç kimse bir şey olmamak istemez.
"Sevgili asker ağabilerim,
Siz olmasaydınız yurdumuzu kim kurtaracaktı. Sizin sayenizde yurdumuz güvende. İyi ki varsınız. Sizler oldukça bizler de buradayız. Sizlerin emekleri sayesinde bizler de varız. Siz olmasaydınız biz ne yapacaktık? Biz size büyüyünce yemek, giysi, mermi ve silah taşıyacağız. Sizin sayenizde biz de mutluyuz. İyi ki
"Taht kurmuşsun kalbime en güzel yerindesin." Bir yenilik olsun ve incelememe şarkı sözüyle başlayayım. Zira
Yaşar Kemal'in bendeki yerini anlatması adına oldukça yerinde Esengül'ün şarkısı.
Öyle düşünüyorum ki,
En iyi yerli yazar,
Nobel almalıydı dediğim yazar,
Külliyatını tamamlamak istediğim yazar,
İnce Memed ile gönlümde taht
Yılgınlık yok.
İçli bir yüreği olması, insanın imtihanını zorlaştırabilir ama ALLAH dağına göre kar yağdırır.
Kaldıramayacağımız yükü yüklemez İNŞAALLAH.
Elinden geleni yap, emek ver, şartları zorla ve İlâhi kadere teslim ol.
RABBİNİN yazısına teslim ol.
Bazen kazanmak da bir imtihandır.
Bazen kaybetmek de güzeldir.
İnsan, kazanan ve kaybedendir.
Bazen olmaz.
Olmaması gerekiyordur.
Öyle güzel olacaktır.
Keder ve tasaları kuş kanatlarına,
Gökteki bulutlara yükle ve teslim ol.
Her gönle nasip olmayan bir incelik ve hassasiyetle "Yağmur" adıyla taşıyor satırlara, Peygamberi;
Yağmur'un ölü tabiatı yeniden dirilttiği gibi Muhammed'in (sav) de ölü kalpleri dirilteceği umudunu taşıyor dizelerinde...
Yağmur'u yazmaya bir yolculuk sırasında başlıyordu
Nurullah Genç ve yıllar sonra şu sözlerle dile getiriyordu hâlini: