Bir süre sustuktan sonra, tuhaf biri olduğumu, beni kuş­kusuz bu yüzden sevdiğini ama belki günün birinde yine aynı sebepten nefret edebileceğini mırıldandı...
" Kuşkusuz ölüm sonrası ağırlık artıyordu. "
Doğan yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Kuşkusuz biz insanların etkinlik alanı bir hayvanınkinden daha geniştir, ilgi duyduğumuz nesneler daha çoktur. Ama biz de bir hayli bir çemberin içinde hapsolmuş yaşarız, bu çemerin dışına çıkmak elimizden gelmez."
Sayfa 75 - Can Yayınları, 11. Baskı, Çeviri: Kâmuran ŞipalKitabı okuyor
"Hiç kuşkusuz, düş gerçeğin ta ken­disidir."
Sayfa 6 - Ada yayınları, 6. Baskı, 1990
Uğursuz ilim :)
Sokrates'e ruhsal aşkın bilimini ögreten Diotima bir kadındır; Sokrates, o olağanüstü Sokrates, yeryüzünün acısını dilediğince ölümsüzleştirmek için bu uğursuz ilmi kendi yöntemleriyle tüm dünyaya aktarmıştır. Kuşkusuz kadınlar aşkı ruhsallaştırarak harika bir şey yaptılar.”
Bir yazar kesin ve belirgin bir önerme oluşturdu mu, bu önermenin yükünü taşıyacak karakteri bulmak işten bile değildir. Büyük bir aşkı, ölüme meydan okuyan bir çifti düşüneceğiz. Evet ama, hangi tür insandır bütün bunları göze alabilecek olan? Kuskusuz, Hamlet ya da herhangi bir matematik profesörü değil. Bu tür insan gençtir, gururludur, ateşli bir ruh sahibidir. Romeo'dur. Orgon nasıl Tartuffe'deki rolüne uygunsa, Romeo da bu role öylece uygundur. Çatışmayı onların karakterleri yaratacaktır.
Reklam
Direnişe katılan her kişi, kendisini daha iyi hissederdi. Yaptığı iş güzel gelirdi ona. Bir çeşit kahraman olurdu, asker kahramandan da öte. Kuşkusuz ölmek de vardı, ama kendi kendine pek de fazla şansı olmadığını söylerdi. Ölüm değilse de sürgün ve hapis, Kurtuluşla sona erecekti (çünkü bu kurtuluşa inanmıştı ve hiç kimse toplama kamplarındaki alçaklığı bilmiyordu daha).
"Dünya üzerinde yaşamları boyunca Hamlet'si bir varoluş sorunsalının yakınından bile geçmemiş olan birçok insan vardı kuşkusuz. Bunların birçoğunun insan ırkının erkek diye nitelendirilen yarısının içinde yer aldığı düşünülebilirdi."
Sayfa 17 - Everest Yayınları
Çuang-Su ve Huey-Su, Hao ırmağının seti üzerinde geziniyorlardı. Çuang-Su: "Bakın, golyan balıkları nasıl da keyiflerince geziniyorlar! İşte balıkların sevinci de bu." "Siz bir balık değilsiniz" dedi Huey-Su. "Balıkların nasıl sevindiğini nerden biliyorsunuz ki?" "Siz, ben değilsiniz" diye sözlerini sürdürdü Çuang-Su. "Balıkların nasıl sevindiğini bilmediğimi nereden biliyorsunuz ki?" "Ben, siz değilim" dedi Huey-Su, "ve elbette sizin neyi bilip bilmediğinizi bilmiyorum. Ama siz de kuşkusuz bir balık olmadığınıza göre, balıkların nasıl sevindiğini bilmediğiniz gün gibi açık." "İlk sorumuza geri dönelim" dedi Çuang-Su. "Siz bana: Balıkların nasıl sevindiğini nereden bildiğimi sordunuz. Nasıl bildiğimi sorduğunuza göre, benim bunu bildiğimi biliyordunuz. Biliyorum, çünkü Hao ırmağının kıyısındayım."
Sayfa 113 - Ayrıntı
İlk günah ve cennetten kovuluş
Bahçedeki her ağaçtan özgürce yiyebilirsin, ama iyiliği ve kötülüğü bilme ağacına dokunma! Çünkü ondan yediğin gün kuşkusuz öleceksin.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.