Kuş dedi:
“Ne güzel koku, ne güzel güneş!”
Ah!
Bahar gelmiş
ve ben bir eş bulmaya gideceğim kendime
Kuş, uçtu balkonun kenarından
bir haber gibi uçtu ve gitti
Kuş, küçüktü
kuş, düşünmüyordu
kuş, gazete okumuyordu
kuşun borcu yoktu
kuş, insanları tanımıyordu…
Kuş, havada
ve kulelerin tepesindeki uyarı ışıklarının da üstünden
herşeyden habersiz bir irtifada
akıcı lahzaları
tecrübe ediyordu delicesine
Kuş
ah!
Sadece bir kuştu…
Başlangıçta sükut var idi.Ve her yer karanlık idi. Ve Yaradan Yegah makamında terennüm eyledi. Ve bu ışıltılı nağme ile etraf nur oldu. Ve nağme boşlukta yankılanıp geri döndü. Ve Yaradan, bu Yegah nağmenin güzel olduğunu gördü. Ve akşam oldu ve saban oldu, birinci gün.
Ve Yaradan Dügah makamında terennüm eyledi. Ve suların ortasında bir azim
Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat
Yıllardır boz bulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni
Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun? Biz Kâlubelâ'da beraber değil miydik? Ben o günü hatırlayamıyorum. Sen de hatırlayamazsın. Ama mutlaka yanyana idik. Tanrı buyruğuna beraber baş eğmedik mi? Evet demedik mi? Çünkü sensiz eksik oluyorum. Yarım oluyorum. Biz birbirimize Kâlubelâ'da vurulduk.
Peteng Kalası önünde Hakan'ın buyruğunu hatırlıyor
"Selam olsun aşk yolunda benlikten çıkanlara"
Mademki beni seçtin bu güzel yolculuk için oturuver de
kendimi tanıtayım azizim. Tanıtayım ki bilesin benim kim olduğumu.
Bilesin de şüphen olmasın benden yana.
Ben…
Sütre!
Kimi zaman mahremi örten perde, kimi zaman düşmandan koruyan bir zırh…
Kimi zaman ise; bir âşık, aşkını mı