Sevişmenin yaratıcı şehvetiyle ürpermek; doygunluğun ardından gelen o engin huzur ve uykulu sevecenliğiyle sarhoş olmak!
Söyler misiniz kuzum, bunları karısından ya da kocasından başka birisinde bulduğu için bir insanı nasıl suçlarsınız?
Çabucak tiryakisi olduğumuz, Sisyphos gibi ite kaka bir tepeye çıkarmaya çalıştığımız hayat, benim için art arda sıralanan reddedilişlerden ibaret oysa...
FAY KIRIĞI- 1 MEHMET
FAY KIRIĞI- 2 EMİNE
FAY KIRIĞI- 3 ROJİN
9.75 SANTİMETREKARE
YARIM KALAN YÜRÜYÜŞ
KUSMA KULÜBÜ
ISSIZLIĞIN ORTASI
DÜŞ KIRGINLARI
ADINI UNUTAN ADAM
Ve son olarak YÜZ ; 1981 Kitap bitene kadar adını öğrenemediğimiz baş karakterimizin 1981 de yaşananların üzerindeki etkileri ve bu etkilere karşı ne yapıp yapmadığının üzerine yoğunlaşıyor. Birçok karakter var fakat hiçbiri kendini unutturmuyor. Derinlemesine anlatılıyor her binin hikayesi. Her birinin hikayesi de yürek burkan cinsten. Karakterimizin başka kişilerin hayatlarına değmesi, onlarla olan ilişkisinin sürprizlerle sonuçlanması, ve karşısına çıkan yeni kişiler. Çok güzel bir kurgu. Sonuna kadar merakınız giderilmeyecek. Yazarın en çok beğendiğim yanı, cümleleri. Yüz cümle varsa bunların doksan tanesi betimleme şeklinde. İnsan okurken bu cümleler insanın aklına nasıl gelir, hangi psikoloji ile yazılır dedirten cinsten. Tabi ki tavsiye ediyorum. Daha yazar ile tanışmayan varsa 9.75 SANTİMETREKARE adındaki eseri ile başlanabilir diyorum. Aha da dedim. Sonunda dedirttiniz ha
Şu cümleye bakar mısın?
"Suçsuzdum, tıpkı sizler gibi. Suçluysam bile, unutmayın, en çok sizinki kadardır bu."
Baktın mı?
Yazarın okuduğum ilk kitabı. O yüzden kitabı okumadan önce hayatına ufak bir göz gezdirdim ve 1970 dönemlerinde çalkantılı bir hayatının olması beni kendine daha çok çekti.
Gelelim kitabımıza. Fikrimce bir solukta okunabilecek bir kitap. Özellikle son dönemde ülkemizde kara para aklama moda olmuşken kitapta genel olarak bu durumla karşılaşabiliyoruz. Genel olarak kapitalist sisteme karşı kurulmuş olan kulübün daha önceden tespit edilmiş, kapitalizmin kulu köpeği olmuş -belki kimine göre abartı gelecek bu benzetme ama benim için öyle;) - kişi ve kişilere kusmalarını okudukça bundan daha iyi bir isyan şekli olmadığına kanaat getiriyoruz. Hatta kitabı çok güzel özetleyen şöyle bir cümle okumuştum:"Kimine göre kusma kelimesi insanın midesini bulandırsa da kitabı okudukça asıl mide bulandırıcı şeyin insanlar olduğunu fark ediyorsunuz."
Aslında bu cümleye okumamıza bile gerek yok insanların mide bulandırıcı olduğunu düşünmek için. Etrafımızda olup bitene göz yummayıp şöyle bir göz gezdirsek öyle oldukları kanısına varıyorsunuz ister istemez.
Kitap içimizde mevcut düzene karşı bir isyan isteği uyandırıyor ister istemez.Tabii kitapta da dediği gibi vicdansız değilseniz:) İnsanın bir vicdanı olup olmadığını sorgulatıyor sürekli. Genel olarak etkileyici bir kitaptı. İnceleyi bitirmeden önce kitaba başlarken beni etkileyen şu cümleleri de eklemek istiyorum.
" Hayat mutlu olmaktan ibadetmiş! Benimki mutsuzluğuma alışmaktan ibaret..."
“Seçecek olursan geçmişi seç. Çünkü geleceğin en parlak olanının bile sonu ölümdür. Hayat hayırsız bir sevgili gibi, onu en çok istediğin anda terk eder insanı...”
...hayatın bir amacının, hatta konusunun olmadığını, sadece sonu olduğunu kavrıyordum. Büyük, sonsuz bir hüzün; insanın katlanmak zorunda olduğu yazgısal bir saçmalık.
“Hayatının çatısını çatamamış, hiç bir şeyi olmayan birisiyim. Duydun mu, hiç bir şeyim yok.”
“Vicdanın olacak ya! İnsanoğlunun bundan daha değerli nesi olabilir?”