İnsanlardan kusursuz olmalarını beklemek, sonra da niye kusurlular diye onlara kızmak, tam insanca bir saçmalık.
6 şubat..
Böyle bir güne; Gün aydı diyemeyiz Sabahına güneş doğdu diyemeyiz Gidenler döndü diyemeyiz Kalanlar yaşama tutundu diyemeyiz Özlem bitti diyemeyiz Acılarımız dindi diyemeyiz Her şeyi unuttuk diyemeyiz Asli kusurlular hesap verdi diyemeyiz Ve yaşananlardan ders aldık diyemeyiz
Ensari
Ensari
Reklam
Seçkinler, zenginlerdi. İşçilerle çiftçiler, orta sınıfın parasal merdiveninde, inip çıkan, tırmanmaya çalışan kusurlular grubunu, başarısızlar ve proletaryasındaki değer ölçüleri de, tıpkı şirket yöneticilerinin ve sigorta prodüktörlerinin değer ölçülerinin aynıydı.
Sayfa 131 - E Yayınları – 9. Basım ~ Aralık 2007, İSTANBULKitabı okudu
Müslümanlar genel manada son derece olumsuz şartlarda bulunuyorlar. Çünkü Kur'anî söylemlerini hayatlarına aktarmakta kusurlular; doğru yolu biliyorlar, ancak yanlış yolda gitmeyi tercih ediyor veya bu yanlış gidişatlarını doğrultmanın çabasını yeterli düzeyde gösteremiyorlar. Böyle olunca da Kur'an'ın çağrısı, söylemi, vaadi bir türlü hayatta karşılığını bulamıyor. Her bir ayet söz, anlam ve gaye açısından üç aşamada değerlendirilecek olursa; Müslümanlar Kur'an'ın gayesini terk etmiş bulunuyorlar. Artık, ellerindeki ilahi rehberin gayesini düşünmüyorlar. Kur'an'ı anlamaktan da büyük oranda uzaklar; İlahi kelamı anlamak gibi bir kaygıları yok. İnsanların ekseriyetinin Kur'an'la ilgilisi onu anlamadan ve düşünmeden okumaktan ibaret. Anlamadan okunan Kur'an ile hidayete ermenin, cenneti kazanmanın hayali kuruluyor. Tüm bunların sonucu olarak, Kur'an, rehber kabul edildiği söylenen ancak rehberliğine uyulmayan bir kitaba dönüşmüş ve Peygamberin "Ey Rabbim! Kavmim Kur'an'ı terk etti" (25/30) ayetindeki yakınması gerçeklik kazanmış bulunuyor.
Sayfa 259Kitabı okudu
Fâni olanın az mutluluğunu, bâki olan değerliye tercih edene şaşarım. Öyle ki o, genişliği gökler kadar olan cenneti, hastalıklar-kusurlular arasında dar bir hapis karşılığında satmıştır…
İbni Kayyim El Cevziyye
İbni Kayyim El Cevziyye
"Doğrular ve yanlışlar, hatalılar, kusurlular, kusursuz ve eşsizler. Kime göre neye göre?"
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Tanrıların bizimle ilgilendiğine inanmak tam bir saçmalıktır diyordu. O ölümsüzlükleriyle, o mükemmellikleriyle bize ödül ya da ceza verdikleri yok. Tanrılar korkulacak varlıklar değiller, çünkü biz ölümlüler, biz kusurlular onların ilgisizliklerinden başka bir şeyi hak etmiyoruz. Ölüm de korkulacak bir şey değildir, diyordu. Biz var olmayı sürdürdüğümüz müddetçe, ölüm diye bir şey yok; ölüm ortaya çıktığında da artık biz yokuz. Acıdan korkmak mı? En çok acı veren şey acıya karşı duyulan korkudur, ama acının kaybolmasından duyulan mutluluk kadar keyifli bir şey yoktur. Ya başarısızlıktan duyulan korkuya ne demeli? Hangi başarısızlık? Yeterli olanı az bulan kişi için hiçbir şey yeterli değildir, ama hangi şöhret bir akşamüzeri dostlarla sohbet etmenin zevkiyle kıyaslanabilir? Hangi güç bizi gereksinim kadar sevmeye, yemeye, içmeye itebilir? Yaşamın kaçınılmaz ölümlülüğünü mutluluğa çevirmeyi öneriyordu Epikuros.
264 syf.
·
Puan vermedi
Ben hep burada olacağım. Biliyorsun...
Bu kitabı okumaya karar vermek, benim için kolay olmadı. Dizisi olduğunu biliyordum, okumak ve okumamak arasında ikilemde kaldığım zaman hiç olmadı, dizisini izleme fikrine sıcak bakıyordum. Fakat şimdi diziyi izlemek istemiyorum. Çünkü benim için, izlerken oluşan o duygu yoğunluğu bayağı sarsıcı olabilir. İlk başta basit bir gençlik/aşk
Normal İnsanlar
Normal İnsanlarSally Rooney · Can Yayınları · 20196,1bin okunma
Epikuros
Atina’daki bahçesinde korkulara karşı konuşmalar yapardı. Tanrılardan, ölümden, acıdan ve başarısızlıktan korkmaya karşı konuşmalar. Tanrıların bizimle ilgilendiğine inanmak tam bir saçmalıktır diyordu. O ölümsüzlükleriyle, o mükemmellikleriyle bize ödül ya da ceza verdikleri yok. Tanrılar korkulacak varlıklar değiller, çünkü biz ölümlüler, biz kusurlular onların ilgisizliklerinden başka bir şeyi hak etmiyoruz. Ölüm de korkulacak bir şey değildir, diyordu. Biz var olmayı sürdürdüğümüz müddetçe, ölüm diye bir şey yok; ölüm ortaya çıktığında da artık biz yokuz. Acıdan korkmak mı? En çok acı veren şey acıya karşı duyulan korkudur, ama acının kaybolmasından duyulan mutluluk kadar keyifli bir şey yoktur. Ya başarısızlıktan duyulan korkuya ne demeli? Hangi başarısızlık? Yeterli olanı az bulan kişi için hiçbir şey yeterli değildir, ama hangi şöhret bir akşamüzeri dostlarla sohbet etmenin zevkiyle kıyaslanabilir? Hangi güç bizi gereksinim kadar sevmeye, yemeye, içmeye itebilir? Yaşamın kaçınılmaz ölümlülüğünü mutluluğa çevirmeyi öneriyordu Epikuros.
384 syf.
9/10 puan verdi
Evett sevdiğim bir yazarın sevdiğim bir serisiydi. Ütopik bir romanı, Celestine adında mükemmel sayılabilecek bir kızın yaşadıklarını okuyoruz. Bu romanda hayatı ve insanları kontrol eden bir oluşum var: Divan. Divana göre insanlar yargılanır ve belirli bölgelerinden damgalanırlar K harfiyle. Yeni isimleri ise Kusurlu olur herkesin gözünde. Bir kusurlu olmak ise cam fanusta, hapiste yaşamak gibidir. Roman Celestine' i anlatıyor. Bu kızımız 17 yaşında. Divanın Baş Yargıcı Bosco' nun oğlunun sevgilisi, aynı zamanda komşular. Celestine her zaman örnek bir öğrenci, evlat ve sevgili. Kardeşi Juniper ' dan farklı olarak kurallara uyan ve savunan, başkaldırmayan ve Divan' ı seven bir kız. Olaylar bir otobüs ve yaşlı adamla başlıyor. Kusurlu olan bu yaşlı adam otobüse biniyor ve astım krizi başlıyor. Kusurlular için ayrılan koltukta oturan diğer insanlar ise Celestine' in tüm ısrarlarına rağmen yerlerinden kalkmayınca ,Celestine yaşlı adama yardım edip diğer koltuklara oturtunca sirenler çalıyor ve Celestine için hayat yeni başlıyor. Ben genel olarak yazarın kalemini çok sevdim. Celestine' i ise apayrı sevdim. Çok cesur ve akıllıydı. Bir rol modeldi tüm Kusurlu' lar için. Kesinlikle önereceğim bir roman. İyi okumalar.
Mükemmel
MükemmelCecelia Ahern · Dex Kitap · 201753 okunma
Reklam
Epikuros
Epikuros, Atina’daki bahçesinde korkulara karşı konuşmalar yapardı. Tanrılardan, ölümden, acıdan ve başarısızlıktan korkmaya karşı konuşmalar. Tanrıların bizimle ilgilendiğine inanmak tam bir saçmalıktır diyordu. O ölümsüzlükleriyle, o mükemmellikleriyle bize ödül ya da ceza verdikleri yok. Tanrılar korkulacak varlıklar değiller, çünkü biz ölümlüler, biz kusurlular onların ilgisizliklerinden başka bir şeyi hak etmiyoruz. Ölüm de korkulacak bir şey değildir, diyordu. Biz var olmayı sürdürdüğümüz müddetçe, ölüm diye bir şey yok; ölüm ortaya çıktığında da artık biz yokuz. Acıdan korkmak mı? En çok acı veren şey acıya karşı duyulan korkudur, ama acının kaybolmasından duyulan mutluluk kadar keyifli bir şey yoktur. Ya başarısızlıktan duyulan korkuya ne demeli? Hangi başarısızlık? Yeterli olanı az bulan kişi için hiçbir şey yeterli değildir, ama hangi şöhret bir akşamüzeri dostlarla sohbet etmenin zevkiyle kıyaslanabilir? Hangi güç bizi gereksinim kadar sevmeye, yemeye, içmeye itebilir? Yaşamın kaçınılmaz ölümlülüğünü mutluluğa çevirmeyi öneriyordu Epikuros.
Mutsuz evlilikler yok, kusurlu evlilikler var, kusurlular çünkü kusurlu insanlar tarafından yapılmışlar, bunlar tam olarak gelişmemiş, hasattan önce tarladan atılması gereken insanlar.
Sayfa 370 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
İnsanlar kusurlular ama bazen gözümüzde kusurlarıyla bile kusursuzlar. Sevince öyle geliyordu insana.
Sayfa 491Kitabı okudu
En önemlisi de , Amerikalılar'ın tümü tüccardı. Amerikalı ruhunun , Yankee dehasının çekirdeğini oluşturan şey , alıp satmaktı. Demokratik ideolojilerini durmadan satıyor , koruyucu füze silahlarıyla ilgili anlaşmaları ve ekonomik baskıları ile bu satışı destekliyorlardı. Savaşları , anıtsal büyüklükteki üretimleri için egzersiz sayılmaktaydı. Eğitimleri , kilovatsaati şu kadardan satılır havasındaydı. Hükümetleri bir dizi sosyal anlaşmadan oluşuyordu. Evlilikleri duygusal bir iş antlaşmasıydı. Taraflardan biri taahhüt ettiği hizmetleri yerine getirmeyince , anlaşma kolayca yürürlükten kalkıyordu. Namus demek , onların indinde dürüst ticaret yapmak demekti. Sandıkları gibi sınıfsız bir kitle olmadıklarına göre , aslında demek tek sınıftan oluşan bir kitleydiler. Bezirgan sınıfından. Seçkinler , zenginlerdi. İşçilerle çiftçiler , orta sınıfın parasal merdiveninde , inip çıkan , kusurlular grubunu , başarısızlar ve proletaryasındaki değer ölçülerinin aynıydı. Tek farkı , bunlarınkinin daha küçük rakamlarla ifade edilmesiydi. Yat yerine deniz motoru , golf kulübü yerine bowling kulübü , Monte Carlo yerine Atlantic City gibilerden.
^Hakikat^
Allah’a ibadetten geri duranlar ikiye ayrılır; bir kısmı bilgisizlik, tembellik, imkânsızlık gibi sebeplerle ibadet edemeyenler, diğerleri ise bildikleri ve imkân buldukları halde büyüklendikleri, Allah’a kulluğu içlerine sindiremedikleri için ibadetten geri duranlar. Birinci gruba girenler, ya iyilikleri kötülüklerine, sevapları ibadet
Resim