224 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
“On KiŞiYDiLeR”
Yani kitap için ne diyebilirim, bilemedim. Bana göre iyi desem iyi değil. Kötü desem kötü değil. Çoğu okur kitabı çok fazla beğenmiş ama ben çokta beğenemedim. Yazarın hayal güçü çok renkli, kabul ediyorum fakat biraz fazla suni bence. Ben okuduğum kitabın içinde bir gerçeklik isterim yada o tarz kitapları çok fazla seviyorum belki ondan çok yapay geldi konu, bilemedim. Tavsiye eder miyim? Ederim ama kime? Hayaller üzerine yazılmış, gerçeklikten uzak polisiye-gerilim sevenlere:) Kitabın en sonunda şişe içinde gelen cinayetlerin deşifresi kitaptaki konunun büyüsünü daha da geriye düşürmüş bence. Gerek var mıydı böyle bir açıklamaya? Kitabın bende eksilere düşmesine sebepte bu bölüm oldu açıkçası. Spoiler vermek istemiyorum ama şunu yazmadan geçemeyeceğim. Bir insan sırf çözülemeyeceğini düşündüğü bir dizi cinayetler işleyip sonra kendini de kanıtsız bir şekilde nasıl öldürdüğünü detaylı bir şekilde anlatan bir mektup yazıp, bir şişe içine tıkıştırıp denize atıyor. Denizci şişeyi buluyor ve polisler Asker Adasında’ki cinayetleri çözümlüyor -tabi okurlar da her şeyi öğreniyor burada- Sevil Atasoy’un ‘Kanıt’ dizisinde bir repliği var ya o geldi aklıma: “kusursuz cinayet yoktur.”
On Kişiydiler
On Kişiydiler
Agatha Christie
Agatha Christie
On Kişiydiler
On KişiydilerAgatha Christie · Altın Kitaplar · 202132,1bin okunma
293 syf.
·
Puan vermedi
Bazı romanlar iz bırakırak hafızanın bir köşesinde yer edinmekle kalmaz, yeri geldimi kendilerini hep hatırlatırlar da. Bu roman da öyle. Romanın kahramanı Deborah, yaşıtlarına göre ileri bir zekaya sahiptir. Şizorfeni onun şahsında varoluşun çıplak dehşetine karşı bir tür direniş ya da kendini savunma biçimidir. Bilindiği üzere, akıl bir inanç fabrikasıdır. Keskin bir zeka ise, bu inanç fabrikasının dişlerinin 'zekice yaklaşımlarla' tahrip edilmesidir. Aklın kendi kendine suikastı da denilebilir buna. Böylesi bir durumda ya akıl imha olacak, ya da şizorfeni adlı perdenin arkasına çekililecektir. Deborah'ın yaptığı da budur. Mevcut durum romanda şöyle ifade edilmiştir; "Bazen insan boyun eğemeyeceği bir şeyle savaşmak zorunda kalıyor ve deliliğin güvenli bir şey olduğu bir yere sığınıyor." Elbette, romanı okumak için biraz caba sarf etmek gerekiyor. Ama yüzeysel görüntülere hapsolmanın hüküm sürdüğü günümüzde edebiyatın en insani direniş biçimi olduğunu da unutmamak gerekiyor. "Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim... ve hiçbir zaman huzur ve mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir... Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca yalandır... üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur." #metis #sanagülbahçesivadetmedim #şizorfeni #edebiyat
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202113,9bin okunma
Reklam
464 syf.
9/10 puan verdi
Bir Efsanenin Doğuşu Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık Mirası
Gabriel Garcia Marquez'in muhteşem eseri "Yüzyıllık Yalnızlık", edebiyat dünyasında eşi benzeri olmayan bir başyapıttır. Marquez'in büyülü kelimeleri, okuyucuyu gerçeklikten çıkarıp, Macondo'nun sihirli dünyasına götürür. Bu roman, sadece bir hikaye anlatma aracı değil, aynı zamanda bir sanat eseridir. Marquez'in olağanüstü betimlemeleri ve büyülü gerçeklik anlayışı, okuyucuyu adeta bir rüyanın içine çeker. Her sayfa, yaşamın karmaşıklığını ve insan ruhunun derinliklerini yansıtan bir aynadır. "Yüzyıllık Yalnızlık", zamanın akışını sorgularken, aynı zamanda insan deneyimini evrensel bir boyuta taşır. Marquez'in karakterleri, sadece birer figür değil, aynı zamanda insanlığın ortak hikayesinin bir parçasıdır. Bu kitap, gerçeklikle hayalin, geçmişle geleceğin kusursuz bir şekilde iç içe geçtiği bir dünyanın kapılarını aralar. Marquez'in eşsiz anlatımı, okuyucuyu duygusal bir yolculuğa çıkarırken, aynı zamanda düşünsel bir derinlik sunar. "Son olarak, "Yüzyıllık Yalnızlık", sadece bir eser değil, aynı zamanda okuyucuyu derin bir düşünce yolculuğuna çıkaran bir başyapıttır." Marquez'in büyülü dünyasında kaybolmak, okuyucuya unutulmaz bir serüven sunar ve onu gerçekliğin sınırlarının ötesine taşır.
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,1bin okunma
293 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Kalp kırıklığı garantili bir kitap daha! +1 bakış açısı için değer!
"Hiçbiri benden özür dilemedi; biri bile...” "Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim. Ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savasma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım.” Ana karakterimiz Deborah.
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202113,9bin okunma
293 syf.
·
Puan vermedi
·
33 günde okudu
Hepimiz her şeyi yapamayız.
Ağır bir şizofreniyi yenebilmiş ender insanlardan biriymiş Joanne Greenberg. Kitabı okuduktan sonra yaptığım araştırma sonucu bunu öğrendim. 'Sana Gül Bahçesi Vadetmedim' şizofrenlik halini anlamamız için birebir bir kitap, okudukça kitabın içine daha çok giriyorsunuz. Kendisini yalnızlığa itip bu yalnızlıkta hayali kahramanlarla bir dünya oluşturan ve bu dünyanın dışına çıkmak istemediği bir hayat yaşayan ama bir yandan da bundan kurtulmak isteyen ve bunun ne denli zor olduğunu anlatıyor Deborah. Hastanede her şeyin açıkça dile getirildiği ama normal olan ya da normal olduğunu varsayan insanların hep yan yola sapıp düşüncelerini hasta olanlar kadar net ifade edemediklerini anlatması beni etkiledi ve söylediklerinde haklı olduğunu düşünüyorum. "Adalet uygulanmıyor, namussuzluk örtbas ediliyorsa ve inançlarını koruyan insanlar acı çekiyorsa, sizin gerçekliğiniz ne işe yarıyor peki? - Bak, dinle beni, sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim... ve hiç bir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım, ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!"
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202113,9bin okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
Bu dünyaya gelmek "sağlıklı oluşu" beraberinde getirmiyor, getirmeyecek, getirmedi. Bu dünyaya, ortama doğmak sağlıklı bir şey midir ki biz sağlıklı olanı (kusursuz) arzulamaktayız? Doğmanın 'var kılınan' kabul edildiği bu ortamda nereden, niçin, nasıl doğduğumu bilmiyorum. Ve 'ölüm' diye öğrendiğimiz -sağduyuyla, söylemlerle-, belki de doğduğumuz yere geri döndüğümüz, döneceğimiz yerden de haberim yok. Önceleri cinsiyete bağlı olan, erkil söylem, kalıbın yerini zamanla "sağlıklı doğsun da cinsiyeti önemli değil" gibi modernleşmiş, cinsiyete önem atfedilmediği zannedilen bir söylem doğmuş. Oysaki bu söylem de tam olarak modernitenin üretimi, iktidarın üretimidir; manipülatif olmakla birlikte içselleştirilmiş bir zemin kazanmıştır. Ve aynı zamanda tabii dikkat edersek cümleye, "sağlıklı doğsun da" ifadesi gözden kaçmamalıdır. Burada ifade edilen sağlık, sağlıklı doğma eylemi nedir ki? Bir insan dünyaya fiziki olarak sağlıklı gelebilir, bir engeli olmaksızın, fakat o insanda engellere yol açacak olan yine bu söylemin sahipleridir. Fiziğinde açmadığınız engelleri benliklerinde açarsınız, 'ben' olma gayretlerinde. Buraya çoğu kişi fiziki engelsiz doğduğundan fiziki engel şaşırtıcı, garipsenen, gerçeklik algısına aykırı bir şeydir. Alışılmışın dışında bir şey gibidir; kabullenilmesi beklenen bir şeydir. Engel sahibi tarafından değil çünkü o öyle doğmuştur, o kendini öyle tanımıştır, ötekiler tarafından. (İncelemeye devam edeceğim, fakat şimdilik kitap hakkında da az biraz fikir vermiş olan yazım burada kalabilir.)
Kambur
KamburEsra Kahya · Osmangazi Belediyesi Yayınları · 2021221 okunma
Reklam
293 syf.
·
Puan vermedi
Şizofreni nasıl bir şey? Bu sorunun cevabı eserde fazlasıyla gerçekçi bir şekilde verilmiş. Bunun en önemli sebebi kitabın yazarının da bir zamanlar akıl hastanesi deneyimi olması. Bu sebeple eser aslında yarı otobiyografik bir roman. Şizofreni hastası 16 yaşındaki Deborah, kendine Yr krallığı adını verdiği bir dünya kurar, gerçek yaşamdan tamamen kopup orada yaşar ve oranın diliyle konuşmaya başlar. Akıl hastanesinde tedavi gören Deborah acaba hastalığı yenebildi mi? Kitabı aslında isminden dolayı merak edip almıştım ve içeriğini hiç böyle beklemiyordum. Yazarın da akıl hastanesi deneyimi olması merak uyandırdı. Dramaya girmeden olayların gerçekçi bir şekilde anlatılması etkileyiciydi. Fakat okunması kolay bir kitap değil; dil durağan. İçerikte birden fazla dünya, psikolojik süreçler ve betimlemeler fazla olduğu için akış karışıp, sıkabiliyor. Bu yüzden merak edenlere ara vermeden okumasını öneririm. “Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Aana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım.” “Yaşamak, savaşmak demektir.”
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202113,9bin okunma
112 syf.
9/10 puan verdi
·
23 günde okudu
bismillahirrahmanirrahim
İnceleme amacıyla bu satırlarımı okuyan kişi özrümü beyan ederek Adem Ergül'den bir aktarma ile sizi kovmadan yönlendiriyorum, “Boşa vakit öldürme, yarına kefilin yok...” Zira incelemeden ziyade kendimle yolculuğum sırasında heybemden dökülen kelimeler üzerine ortaya çıkmış homojen bir karışımı andıran bir yazı. Seninle incemelememi yapmadan
Nedamet Dergisi Vefa Sayısı
Nedamet Dergisi Vefa SayısıNedamet Dergisi · 202362 okunma
269 syf.
·
Puan vermedi
·
25 günde okudu
İhsan Oktay Anar, birçok tarihi ve sosyo-kültürel birikime sahip, fantastik kurgularında bile bu yönüyle, gerçeklik algısının tamamen dışına çıkmamıza engel olan mekan, zaman ve toplum bağlantısını oldukça inandırıcı bir biçimde ele alan modernist bir roman yazarıdır. Suskunlar romanı ise yine yazarın bu geniş tarihi ve sosyo-kültürel
Suskunlar
Suskunlarİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20219,4bin okunma
218 syf.
9/10 puan verdi
#Varoluşsal Sancılar Anlatıcı; çekingen, yalnız ve hayalperest bir karakterdir. Yalnızlık onun hayatinin merkezindedir. Daha önce hiç aşık olmamış ve bir kadınla yakınlaşmamıştır. Petersburg sokaklarında insanlardan izole bir şekilde yaşamaktadır. Bu yalnızlıkta, kendine duvarlar örerek iç dünyasındaki çatışmalarla başa çıkmaya çalışmaktadır.
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202073,7bin okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Kitap “Söz konusu kitaplar olduğunda tarafsız kalamadığımı kabul etmeliyim, onlara bayılıyorum. Ancak her aşk gibi, kitaplara olan zaafımın da gözü kör. Çoğu okur gibi ben de okumayı neden sevdiğimi, bu eylemin beni ve sevdiklerimi nasıl etkilediğini hiç sorgulamadım.”sözüyle başlıyor.Bu söz bile yaptığı eylemin sebebini aramak için bireyin
Okumak Nefes Almaktır
Okumak Nefes AlmaktırMiha Kovač · Portakal Kitap · 2022160 okunma
·
Puan vermedi
Okumaya hazır mısın? İşte sonun başlangıcı! İşte İclâl gibi onlarca masumun ahı.  Yaptıklarını çekenlerin hikayesi. Hadi başla . Okurken içinde büyüyen düğümü çözmeye . Hadi başla, Kaderini yeniden şekillendiren kadınların gücünü hissetmeye.İclal, iyilik ile kötülüğün, hayat ile ölümün, cennet ile cehennemin, gerçek ile yalanın dünyasına doğan ,evlat hasreti çekenlerin ağır mı ağır imtihanı.Kimsesiz genç bir kadının, sırların ardına saklanan hayatını aydınlığa kavuşturan,kucağına yavrusunu alıp da koklayamayanların,çileyi sırtına yüklenenlerin,en kötüsünden kötülüğün,acımasızlığın, nefretin intikamı… İyiliğin gücünün kötülüğü bertaraf edebileceğinin en güçlü kanıtı. Okudukça düşlemesi bile korkunç bir travmanın üstesinden nasıl gelinebileceğini, emek ve sevgiyle yaraların sarılabileceğini fark edeceksiniz. Fark ettikçe yüreğiniz ısınacak… Kitapta,hayat resmedilir, karakterler psikolojik tahlillerden geçirilir; olaylar, durumlar varoluş nedenleriyle ortaya konurken gerçeklik kusursuz bir biçim ve özenli bir üslupla dile getirilir.Katmanlı bir düşünsel yapı içerisinde aşkı, hayatı yaşanmışlıkları ve yaşanamayanları anlatır.Okurken çok etkileneceğinizin garantisini verebilirim.Dram yüklü hikaye onlarca yüreğe dokunacak, akıtılan her gözyaşı umuda,mutluluğa,sevgiye, yeniden doğuşa can suyu olacak .Keyifle okudum keyifle okuyun İclâl kim mi ? İsmi sonradan vurulmuş, Yazılması için söz verilmiş bir hikayenin kahramanı ....
İclâl
İclâlAkif Mengeş · Gülnar Yayınları · 04 okunma
507 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Hayalinizdeki Adalet ve Sosyal Düzenin Formülü
İslam'da adalet ve sosyal düzenin nasıl şekilleneceğini temelden ele alıp geniş bir perspektifle izah eden bu kitap bir başyapıttır. Beşeri ideolojiler, her zaman belirli bir grubun(kurucuların) şahsi çıkarları üzerine kurulmuştur. Her beşeri ideoloji ve sistemler, o belirli gruba ekonomik, eğitim, hukuk vb. alanlarda imtiyaz sağlar. G.
İslâm'da Sosyal Adalet
İslâm'da Sosyal AdaletSeyyid Kutub · Beka Yayınları · 2016288 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
Gravity and Grace 'ruh için ışık ve ruh için besin' sunan bir eseri okuyabilmenin ne kadar ayrıcalıklı olduğunu hatırlatıyorum.. Bu, manevi hayata ciddi bir ilgisi olan hiç kimsenin onsuz kalmayı göze alamayacağı bir kitaptır.. Şimdi size WEİL, in metoforlarini açıklıyorum. Hiç donup kalmış varoluşçu heeby-jeebie'lere sahip
Gravity and Grace
Gravity and GraceSimone Weil · Routledge · 2002104 okunma
Resim