Haykırışı olduğu kutlu belde.
Görür gibi iman edenlerin şehri.
Şehadeti bir nişan gibi göğsünde taşıyan anaların,
Allah için ölmeyi hamd sözcükleri ile karşılayan babaların şehriydi Kudüs...
Hayatı şehadet ve zafer arasında salınan
bir gergef olarak algılayanların;
çekilen çileleri zaferin ve
özgürlüğün alametlerinden sayanların vatanıydı.
Zaman gül yaprağına düşen kar tanesi gibi çabucak erir. Ömür de böyledir. Ancak biz aciz kulların dünya ile alış-verişi sürsün diye uzunmuş gibi gelir.
Onca sefer ve şanlı zafer arasından, ressam için seçim yapması zor olmalıdır. Belgrad seferiyle, kale burçlarından ilk ezan sesleri duyulur dünyaya. Avrupa'nın kilidi sayılan bu sefer, dâru'l-cihattır. İçerisinde sadece ordunun değil; medreselerden çıkıp gelenlerin de bulunduğu bir kutlu namzettir.
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir