Ey sevgili! Nasıl ki bana yere düşen bir ekmeği öpüp düştüğü yerden kaldırmayı öğrettiyse anneciğim; bir gün gözümden düşsen bile yine kutsal bir emanet sayıp seni öpüp başıma tac etmemi emrediyor yüreğim...
Bir Martıyı Ağlattın Sen
bir martıyı ağlattın işte
bir çocuk garanti intihar eder artık
kütür kütür küfrediyor gece imanıma
bir yaprak kırılıp suya düşüyor
su yaralanıyor su kanıyor şelale!
ah nasıl titredim tensiz
bir piyanist büküldü sanki
kesişen ayrışık doğrular gibi
çarpışıverdim yüzünle. Yüzün
öyle düzgün suna bir elyazısı
yüzün yüzüme aksedince
yüzün ayna alnımda
yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı!
bitmemiş bir ömrün yalanısın
sen: kabuslarımın tabiri
çocukluğumun arta kalanısın!
öldüreceğim kendimi dudaklarınla
dudaklarin etle, şehvetle seferber
sen! bana inen son kutsal kitap
son fakir yatır
son aciz peygamber!
bir martıyı ağlattın işte
bir çocuk garanti intihar eder artık
Sen zikrin ışığında, derinliğin kuyusunu aşkın kutsal rengiyle doldururken; geçmişte de şimdi de sığ düşüncelerini nefsine kurban edenler, çorak coğrafyalarda iman dağlarını yakıyorlar, tek tek!...
Aşk bir defalık ve tek kullanımlık değildir… Bir defa sevenin bir daha kimseyi sevemeyeceği büyük yalandır. Hayat her an'ıyla kendisini yenileyen muazzam bir sistemdir. Bu sistemin kutsal parçalarından biri olan insanoğlu da hayat gibi her an'ında kendisini yenilemeyi bilmek zorundadır. Yeniden sevmek, yıkımların içinden cesaretle çıkmak, herşeye yeniden başlayabilmek, direnişi kabul etmek ve AŞK'tan asla caymamak bir insanoğlu meziyetidir. Bu meziyetinizi görmezlikten gelmeyin ve her ne olursa olsun onu devre dışı bırakmayın...