Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Günün son kitabı, son incelemesi ve ardından uyuyacağız o yüzden öncelikle şunu söylemek istiyorum. Başta pek kıymetli valimdem ve bir o kadar kıymetli kız kardeşim olmak üzere tüm anneler ve anne adaylarının 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü en işten (ya da enişten) dileklerimle kutluyorum. Bazı şeylerin son bulmasını en içten dileklerimle bu kutsal günde bir kere daha temenni ediyorum.
Kitaba geldiğimizde ise sonlara doğru kandırıldığını hissettiğimiz bir kızın başrol olduğu, Poirot’un amansız bir mücadele verdiği, kurgusuyla bizleri tatmin eden ve eğer başka kitaba bulamazsam neredeyse 2 yıldan fazla Agatha Christie kitaplarına ara verdirek bir kitapla tamamladık seriyi. 100 kitap hedefini çoktan geçmişim, bunda da Agatha’ya yüklenmemizin büyük faydası oldu kanımca.
Londra’da bir apartmanda yaşayan 3 kızımız var. Bunlardan birisi Poirot’a gelerek bir cinayet işlediğini söylüyor. Yetmiyor bir de bizimkine ihtiyar (orijinalde sen çok yaşlısın) diyor ve bizimkini şaşkın bir biçimde ortada bırakıyor.
Ariadne Oliver’in de sonradan dahil olduğu romanda ilerleyen bölümde Poirot acayip bir çıkmaza giriyor. Gördüğüne dahi inanmakta zorlanıyor. Kızın gerçekten deli mi olduğu yoksa buna adeta ikna mı edildiği meselesiyle de tabiri caizse devreleri yakıyor. Zevkle okunan bir roman.
Tekrardan kadınlar gününüzü kutlar, iyi akşamlar dilerim dostlar..
Herkese merhaba
Anneler dünya üzerindeki en kutsal varlıklardır ve herseyin en iyisini hakederler. Cennet annelerin ayakları altında diye boşuna denmemiş.
Küçük kızımızın okula gitme zamanı gelir ve gitmez onun yerine Kuran eğitimi alarak hafız olması ile hayata atılır. 20 yaşına gelir ve evlenme zamanı geldi diyip köy halkı tarafından, çevresinde, akrabalarından evlendirilmesi için istekler gelmeye başlar. Evlenir ve 5 çocuğu olur.
Hafız bir annenin yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen, önüne çıkan onca engele rağmen, hayata karşı hep dik duruşu, sabrı, babasız kalan evlatlarına hem analık hem babalık yapar.
Allah'a olan guveninin hiç eksilmeyişi, yaşadığı o hayata karşı hiç isyan etmeyişi, hep şükretmesi, sevmekten hiç vazgeçmeyen o güzel yüreğini anlatan müthiş bir roman.
Çoğu yerinde gözyaşı ile okuyacaksınız. Kadına şiddet, kumarı anlatan bu kitabımızda bir ailenin nasıl yok olduğunu, bir kadının hayata nasıl dört elle sarıldığını okuyacaksınız. Hele ki birde gerçek bir hayat hikayesi olmasına ne demeli peki?? Kesinlikle okuyun. Pişman olmayacaksınız.
🪻Hayat işte, insanı bazen farklı yollara sokar, bu da kader ve alın yazındır aslında
🪻Sabır etmek, mücadele etmek, inanmak, imtihana vurmanın farkında olduğunun ödülü sonunda başarmak olacaktır.
Nuri Pakdil'i Kudüs şairi yapan kitap, kendine has üslubu ve derin düşünce yapısı ile dikkat çekiyor. Pakdil, özgürlük, direniş, vatan sevgisi gibi temaları annelik ve Kudüs metaforları üzerinden işlemiş ve bu iki kavram etrafında yoğun bir simgesellik kurmuş.
Kitap, annelik figürünü sadece biyolojik bir olgu olarak değil, aynı zamanda toplumun temel taşı ve devamlılığın simgesi olarak ele alıyor. Anneler, Pakdil’in anlatımında, toplumu ayakta tutan, koruyan ve geleceğe taşıyan kutsal varlıklardır. Kudüs ise sadece bir şehir olmaktan öte, haksızlığa karşı direnişin ve inancın, medeniyetlerin buluştuğu bir merkez olarak karşımıza çıkıyor.
"Anneler ve Kudüsler" aynı zamanda Pakdil’in düşünce dünyasını ve ideolojik konumlanışını yansıtan bir eser olmakla birlikte okuyucunun kendi dünya görüşüne ve manevi derinliğine göre farklı anlamlar çıkarabileceği kısa cümleli şiirlerden oluşmaktadır.
Vefatından bir yıl önce Maraş'ta Yaşar Pastanesi'nde tanıştığımız Nuri Pakdil'e Allah'tan rahmet diliyorum. Yaşar Pastanesi de depremden önceki gibi olur inşallah.
Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun!
120 syf.
·
Puan vermedi
Annelerin Kutsal Pazarı
Annelerin Kutsal Pazarı / Graham Swift
Çağdaş Dünya Edebiyatı
Kitaptanalıntı “Size tertemiz bir kağıt verilmesi ya da daha ziyade sizin tertemiz bir kağıt olmanız. Bir hiç kimse. İnsan hiç kimse olmadan bir kimse olabilir mi ki?
İşte bu alıntıydı benim için kitabın kıssadan hissesi.
Annelerin kutsal pazarı yani bugünkü adı ile anneler gününde 1924 yılında İngiltere’de anneler ziyaret edilir ve o gün izin günüdür. Jane, yetimhanede büyümüş daha sonra ise köşkte hizmetçilik yapmaya başlamış bir kadındır. Bugün ziyaret edecek bir annesi olmadığından, bir maceraya atılmıştır.
Alıntı “Sonra, her şeyin hepten tersyüz edilebileceği geldi aklına. Bu altı üstüne gelmiş günde”
Booker Ödüllü Graham Swiftten okuduğumuz bu kitap ilk yarısında yabancı dizi izliyor gibiyken ikinci yarısında Jane’in oluşumunu, hayallerini, duygularını okuyoruz.
Keyifli, kısa bir okumaydı.
Sadece evlilik üzerine değil, Anne/Baba gibi üstlenilen misyonun zorluklarını ve farklı perspektiflerini de ele alıyor. Ama ben sadece evlilik üzerine olan düşüncelerini, biraz da kendi bakış açım ile irdelemek istiyorum.
Evlilik: Çoğunlukla hetero çiftlerin din ve hukuki yasaların belirlediği çerçevelerde, kamunun şahitliğinde yapılan bir
Türk adı tarihin her döneminde kendini göstermiş o kudreti ile dünyaya damgasını vurmuştur.
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Biz Türk milleti olarak her zaman o kudretin farkında olduk ve o kanın son damlasına kadar bu vatanı savunduk.
Derin araştırmalar yapılarak hazırlanmış, ince ince detaylandırılmış bilgler sunuyor kitap. Kur'an'ı Kerim başta olmak üzere diğer kutsal kitaplarda, Barış Manço şarkılarında, Atatürk'ün makalelerinde, konuşmalarında ve bir çok örnekle açıklamalar yapmış.
Lilith üzerinden tüm kadınlara genelleme yapması dışında güzel bir araştırma kitabı.
Şu unutulmasın asil kanı anneler karnında taşıyor, büyütüp, eğitiyor.
