Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hoş geldin, ey tatlı gün ışığı, Sensin bu kutsal yeri sarmalayan! Kavra yüreğimi, tatlı aşk acısı, Sensin ümidin kırağında özlemle yaşayan!
"Dost görünenin nasıl düşman olabileceğini,iyi biriymiş gibi davrananın aslında dünyanın en kötü kişisine dönüşebileceğini,bilge zannettiğin o kutsal kişilerin sadece kendi çıkarı peşinde koşabileceğini,sana sadık gibi duranların bir gün en büyük ihaneti yapabileceğini öğreneceksin."
Reklam
Aşığı arama ki gerçek Aşk'ı bulasın...
"Allah, Hazreti Adem'in burnuna yaşam nefesini verirken, kendi ruhundan bir parçayı da onun canına katmıştır. Yani Allah aynı zamanda içimizdedir. Ama nefsimizin istekleri bizi yanlış yola sürükler, yemeye, uykuya, şehvete duyduğumuz açlık, kabaran benliğimiz o kutsal parçayı ruhumuzun en derin kuyusuna iter ki, çoğu insan kendi içindeki bu cevherin farkına bile varmaz. İşte bu parçayı fark ederek aramaya başlayan kişiye âşık deriz."
Sayfa 401 - "Sakın ben aşığım deme!"
Kadim bir nasihat...
Sen daha kaç bahar gördün, kaç yaz yaşadın? Çok gençsin, daha hiç tecrüben yok. Öğretmenlerin henüz hayatı ve insanları doğru anlatmamış sana. Ama merak etme, öğreneceksin. Dost görünenin nasıl düşman olabileceğini, iyi biriymiş gibi davrananın aslında dünyanın en kötü kişi- sine dönüşebileceğini, bilge zannettiğin o kutsal kişilerin sadece kendi çıkarı peşinde koşabileceğini, sana sadık gibi duranların bir gün en büyük ihaneti yapabileceğini öğreneceksin. Göründüğü gibi değildir dünya, görüldüğü gibi değildir insan...
Sayfa 28 - Yapı Kredi Yayınları
EFELYA ROMANI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ... Film Yönetmeni Sinan Tabanlı yazdı... Genk / Belçika Arada su gibi içtiğim Kürk Mantolu Madonna'yı saymazsak eğer uzun zamandır Türk diliyle yazılmış bir roman okumamıştım, Mehmet Ağabey'in Efelya'sı elime geçene dek. Ortalık herhangi bir moral çerçevesi olmayan sığ, karanlık tarafçı bohem
Duygular vazgeçilmezdir insanoğlu için, fakat başlı başına birer değere, hakikatin ölçütüne, davranışların meşruiyetine dönüşmeye başladıkları andan itibaren korkutucu bir kisveye bürünürler. En soylu ulusal duygular, en korkunç zulümleri meşru kılmaya dünden hazırdır; yüreği lirik duygularla çarpan insanlar, kutsal aşk namına, gaddarlığa başvurmaktan geri durmazlar.
Bir varyasyona girişKitabı okudu
Reklam
... Ona göre aşkın kendisini ifade etmediği için hiçbir söze ihtiyaç yoktu , çünkü aşk gecenin sessizliğinde yaşanan kutsal bir ayindi ; evet tüm şeylerin pusu ve özlüydü ...
Kâys
Bağdat'ta en çok kutsal metinler yazılıyormuş kağıtlara. Acaba üzüntümü giderecek bir teselli cümlesi var mıydı o kitaplarda?
Sayfa 36
Kim ne kadar aksini söylerse söylesin; birine he­diye verirken ya da bir şey ısmarlarken aslında muhatabımızdan bir geri dönüş bekleriz; bu, Tanrı olsa bile. Karşılıksız bir "ver­ me" eylemi tam da bu yüzden atasözlerine, kutsal kitaplara, aşk romanlarına ve dini hikayelere mahsus bir şey aslında
Kronik kitap
Saygı duyduğumuz herhangi birine dalkavukluk yapmaya daha az eğilimli oluruz. Saygı, aşk gibi kutsal bir duygudur. Alçakgönüllülük ve özveri de bu duyguya özgüdür.
Reklam
Portakal tehditkar bir roman. Aile hayatının kutsal olduğu Fikri’nin bir tür yalan olduğunu açığa çıkarıyor. Kilisenin aşk dediği şeyin aslında bir psikoz olduğunu örneklerle gösteriyor
Sayfa 18 - Kafka Kitap
Serhat Akdeniz yazdı... EFELYA ROMAN İNCELEME Bugüne kadar belki kimse bu kadar iyi anlatamadı diye başlamak istiyorum. Adına "aşk" dediğimiz bu "ruhsarı yangın telepatiyi". Okumaya başlayıp biraz ilerlediğinizde "abanoz ağacını delmeye çalışan bir ağaçkakan" gibi nefesinizi kesecek. Roman'ın
EFELYA ROMANI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ... Film Yönetmeni Sinan Tabanlı yazdı... Genk / Belçika Arada su gibi içtiğim Kürk Mantolu Madonna'yı saymazsak eğer uzun zamandır Türk diliyle yazılmış bir roman okumamıştım, Mehmet Ağabey'in Efelya'sı elime geçene dek. Ortalık herhangi bir moral çerçevesi olmayan sığ, karanlık tarafçı bohem
“Kutsal Fahişe”
Kadınların büyük bir kısmı hala ekonomik güvenceden yoksundur. Sos­yal güvenlik sistemlerinin dışındadırlar. Kamusal alanda eşit temsil edilmezler. Eğitim açısından henüz istenilen nicelik ve nitelikten uzaktırlar. Biçilen toplumsal rol, ne yazık ki erkek egemen değerlerle sakatlanmış bir roldür ve hangi 'büyük makam'a gelirlerse gelsinler, ancak bir erkek diliyle var ola­bilirler. Yoksa kabul ettirilmiş genel geçer rol, erkeğin varolu­şunu kolaylaştıran, onun dayanağı olan, işini kolay kılan, bir çeşit 'evin kahyası' rolüdür. Ev dışında ise toplumun emniyet sübabı birer cinsel obje, aşk nesnesi, çekirdek ailenin gelece­ğini ve masumiyetini(?) koruyan birer 'kutsal fahişe'dirler. Bu anlayış, toplumsal modernite ile birlikte terk edilmiş görünse de, tersine, daha bir incelerek ve özgürlük sunumu ile sarılıp sarmalanarak sürdürülmektedir.
Sevilen kişinin saçının görülmesi, ona dokunulması, onun dudaklarından dökülen sözcükler, kafasından geçen düşünceler kadar önemliydi. Zaten tek başına ruh bilinmez, anlaşılmaz, kutsal bir şeydi. Kendi başına yeterli değildi. İşte böylece bir kadının saçlarını seyredip; aşk konusunda o zamana dek şairlerin ve yazarların bana öğrettiklerinden çok daha fazlasını öğrendim.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.