Aslında Tarih, geçmişte yaşanmış efsaneler ve hikayeler manzumesidir. Bin iki yüz lerde İbn-i Haldun bunu metodolojik hale getirmiş ve dünyanın kabulü ile *tarih biliminin kurucusu*
Zihinlerimizde karışıklık bulan ve ayırımının yapılması gereken temel ve önemli bir sorun da alışkılar ile din arasındaki ayırımdır. Tarih boyunca alışkı ve din birbirleriyle karışmışlardır. Onlar, bir toplum için kutsal ve yüce sayılan toplumsal ve yasal ilişkiler, hisler, duygular, davranışlar, tadlar ve fikirler bütününü meydana getirirler. Sözgelimi, İslam toplumlarında ekonomi , aile, insan, kadın, toplum ve hatta sosyal sistemle ilgili İslami haklar, İslami değerler, İslami emir ve kanunlar belirli bir toplumda varolan ve yüzyıllar boyunca şekillenen yerli ve kabilesel · geleneklerle karıştırılmışlardır. Bunlar, kesinlikle İslam ile ilgili değillerdir. Onlar yalnızca, belirli bir toplumun özlem duyduğu, birlikte karıştırdığı ve onları desteklemekle korumaya çalıştığı hem dini hem de yerli adetlerin toplamını ve bileşimini oluşturan eski kabilesel ve yerli adetlerdir. Öyleyse, böyle eski ve yerli , kabilesel gelenekle karşı karşıya gelen ve böyle geleneklerden kendisini kurtarmak isteyen bir aydının, kendini her ikisinden de kurtarabilmesi için din ve adet karışımından neticesini bu lan bileşimle kavga etmesi zorunludur. yarının tarihine bakış,ali şeriati
Reklam
Her yerde aynı piramit yapısı, yarı kutsal bir öndere tapınma, sürekli savaşa dayanan ve sürekli savaşa hizmet eden bir ekonomi söz konusudur.
Sayfa 213 - Can yayınlarıKitabı okudu
Tarihsel süreç 3
Zaman içerisinde tapınaklar yanlızca kutsal/din kurumu olmaktan çıktı .. "Tanrı adına insan yargılama ..suçlarını ve gunahlarini cezalandırma ..insanı yanlisliklarindan arındırma ..bilim üretim ve paylaşım (ekonomi) siyasa ,okul,hastalikari iyileştirme (tedavi )sagaltım (terapi) ve alım satım (ticaret ) yuvalarına dönüştü. .
284 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitabı keyif alarak okudum. Fantastik bir tarihi roman olan kitapta yer alan dünyanın sonu ile ilgili korkunç kehanetlerini okurken o günleri görmemeyi dileyerek fakat Türklerin yükselişi ile ilgili bölümleri okurken ise milliyetçilik duygularımın kabarmasına yol açtığı için beğenerek okudum. Umarım yükselişle ilgili olan bölümler bir gün gerçek olur... Eserin içerisindeki gerçek ve gizem bir arada oldukça iyi harmanlanmış bu da sayfaları daha büyük bir merakla çevirmeme sebep oldu... Kitapta var olan dünyanın ekonomi devlerinin ileri ki yıllarda nükleer savaşlar için nasıl hazırlık yaptıkları, dengeleri şimdiden nasıl değiştirmeye başladıklarını okurken, dünyada yaşayan tüm insanlık adına endişelenmemek elde değil. Biyolojik silahlar üretenler, insan hayatını sırf kendi emelleri için yok sayanlar ve Büyük Ortadoğu projesi ve onları destekleyen ülkeler bu amaçlarına ulaşmak için döktükleri kanın hesabını verebilecekler mi acaba? Türklerin ataları asırlar önce bıraktıkları kutsal emaneti teslim ettikleri Cengiz Türker onların dediği gibi "Son Kağan" olup, dünyaya yön verebilecek mi? Dünyanın sonu geldiğinde Türkleri nasıl bir son bekliyor? İnsan kitapta yazan birçok olayın gerçekleşmesini dilerken, süper güç denilen devletlerin kendi çıkarları uğruna yapabileceklerinden korkuyor. Umarım bir gün tüm dünya halkları, din, dil, ırk farklılığı gözetmeksizin birbirimize hoş görü ile bakıp, yaşamayı başarırız...
Son Kağan
Son KağanEmrullah Özdemir · Akçağ Yayınları · 201571 okunma
Dikkat ve defaatle okunması gereken bir yazı...
Alev Alatlı ile dostluğumuz çok eskiye, 1990’lı yıllara dayanır. İlerleyen yılların perçinlediği samimiyetin etkisiyle sohbetlerimizin çoğunu onun mutfağında yaparız. Bu arada Alev Hanım gerçekten çok iyi yemek yapar. Bu vesileyle Funda’nın Mutfak Rehberi isimli kitabını da okurlara tavsiye ederim. Bir taraftan ev ahalisinin ihtiyaçlarına göre
Reklam
431 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.