Genellikle denir ki Hıristiyanlık bir sevgi diniyse, İslam da sosyal adalet dinidir. Hıristiyanlık inancında komşuyu sev­ mek gerçek din sınavı olarak algılanır; Kur'an'daki dini ruh daha az tutkuludur ama kesinlikle daha uygulanabilirdir: "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, Allah 'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah 'a karşı gelmekten sakınan/arın ta kendileridir. " Müslüman toplum, eşitlikçi prensiplere dayanmak zorunday­dı; herkesten aynı görevler bekleniyordu ve elitler ya da bir rahipler hiyerarşisi yoktu. Zenginlerle yoksullar arasındaki uçurumun kapanmasını sağlamak için zekat tavsiye ediliyor, bir köleyi azat etmek erdemli bir hareket olarak görülüyor­du. Prensipte toplumdaki herkese aynı şekilde davranılma­ lıydı; eğer sevgi var olamıyor ya da teşvik edilemiyorsa, ada­ let ve eşitlik yasa olmalıydı. Kur'an ve daha sonraki İslami Kutsal Kanunları (şeriat) Müslümanların derin bir eşitlikçi ruh geliştirmesine yardımcı olmuş gibi görünmektedir.
Sayfa 356
“BAŞLANGIÇTA SÖZ VARDI”(01.11)
“Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı. Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi. Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı. Yaşam O'ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi. Tanrı'nın gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya çıktı. Tanıklık amacıyla, ışığa tanıklık etsin ve herkes onun aracılığıyla iman etsin diye geldi. Kendisi ışık değildi, ama ışığa tanıklık etmeye geldi. Dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık vardı. O, dünyadaydı, dünya O'nun aracılığıyla var oldu, ama dünya O'nu tanımadı. Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O'nu kabul etmedi. Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular. Söz, insan olup aramızda yaşadı. O'nun yüceliğini –Baba'dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul'un yüceliğini– gördük. Yahya O'na tanıklık etti. Yüksek sesle şöyle dedi: “ ‘Benden sonra gelen benden üstündür. Çünkü O benden önce vardı’ diye sözünü ettiğim kişi budur.” Nitekim hepimiz O'nun doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık. Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi, ama lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi. Tanrı'yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi. Baba'nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul O'nu tanıttı.” ‭‭YUHANNA‬ ‭1:1-18‬ ‭TCL02‬‬
Reklam
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı. İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar. Tanrı Mesih'i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu. Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabredip daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı. Bunu, adil kalmak ve İsa'ya iman edeni aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini göstermek amacıyla yaptı. Öyleyse neyle övünebiliriz? Hiçbir şeyle! Hangi ilkeye dayanarak? Yasa'yı yerine getirme ilkesine mi? Hayır, iman ilkesine. Çünkü insanın, Yasa'nın gereklerini yaparak değil, iman ederek aklandığı kanısındayız. Yoksa Tanrı yalnız Yahudiler'in Tanrısı mı? Öteki ulusların da Tanrısı değil mi? Elbet öteki ulusların da Tanrısı'dır. Çünkü sünnetlileri imanları sayesinde, sünnetsizleri de aynı imanla aklayacak olan Tanrı tektir. Öyleyse biz iman aracılığıyla Kutsal Yasa'yı geçersiz mi kılıyoruz? Hayır, tam tersine, Yasa'yı doğruluyoruz. (Romalılar 3:23-36)
Sayfa 365 - Yeni Yaşam Yayınları
kurtuluş
"Ne yaptığımı anlamıyorum. Çünkü istediğimi yapmıyorum; nefret ettiğim ne ise, onu yapıyorum." (Romalılar 8:2) "Çünkü yaşam veren Ruh'un yasası, Mesih İsa sayesinde beni günahın ve ölümün yasasından özgür kıldı." (Romalılar 8:2) Rab'be iman ettikten sonra bir kişinin günahtan kurtulması mümkündür. Ancak bu, bütün
Sayfa 215 - Akarsu YayınlarıKitabı okudu
Ölüm
Tüm insanlar, imanlılar ve iman etmemiş olanlar bir gün ölürler. Kutsal Kitap'ta "ölüm" sözcüğünün birden fazla anlamı vardır. İnanlının ölümün farklı anlamlarıyla olan ilişkisini anlamak önemlidir. GÜNAHIN SONUCU OLARAK ÖLÜM. Yaratılış 2-3'te ölümün yeryüzüne günah yüzünden girdiği öğretilir. İlk anne-babamız sonsuza dek
Sayfa 667 - Yeni Yaşam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sen ey İbrahim rolünde ortaya çıkan hacı! Makâm-ı İbrahim'de durmuş, İbrahim'in bastığı yere basmış ve İbrahim'in Allah'ının eline biat elini vermişsin. Öyleyse İbrahim gibi yaşa, kendi çağının iman Kâbesinin mimarı ol. Toplumunu durgun ve ölü hayatın pisliklerinden, uyku rahatlığından, zulüm zilleti ve cehalet karanlığından çıkar, harekete geçir, onlara yön kazandır, hacca çağır, tavafa getir. Ve sen ey Allah'la anlaşma yapan, ey İbrahim'le yoldaş olan! Ey tavaftan gelen, tavaf eden halkta fenâ olmaktan gelen! İbrahim suretinde ortaya çıkmışsın, Kâbe'nin mimarının, harem şehrin kurucusunun yerinde, Mescid-i Haram'da kendi müttefikin -Allah'ın- karşısında durmuşsun. Kendi toprağını harem bölge yap; Zira harem/kutsal bölgedesin. Kendi çağını haram zamanı yap; Zira haram zamandasın. Yeryüzünü de Mescid-i Haram kıl; Zira Mescid-i Haramdasın, Zira "yeryüzü Allah'ın mescidi”dir; Oysa görüyorsun ki şimdi öyle değil!
Sayfa 70 - Fecr yayınlarıKitabı okudu
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.