Apaçilerin Sonu ve Geronimo
1872 aralığında, 5. Süvari Birliği’nden Binbaşı Brown kumandasındaki üç bölüğü, Rio Gila ve Salt River Apaçilerine karşı gönderdi. Özellikle, başında Tshunts isimli bir şefin bulunduğu, taşkın kabileyi etkisiz hâle getirmek istiyordu. İzlendiğini hisseden bu grup, kanyonun yamacındaki ulaşılması güç bir yere sığındı. Buraya açtıkları mağarayı
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Reklam
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Şamil, saldırmayı bildiği gibi geri çekilmeyi de biliyor ve kendine güvenini kaybetmiyordu. Geri çekilme emri vermesi, aşiretlerin gözündeki itibarına gölge düşürmüyordu. Savaşta böyle iniş­li çıkışlı durumlar olurdu. Rusların safına geçip sonra yeniden Şamil'e katılan aşiret mensuplarına, dönek gözüyle bakılmazdı. Böyle birçok durumda
İçimizden herhangi biri, ister başına buyruk bir adam, isterse rezilin teki olsun, nadiren de olsa günün birinde, olup olabileceğimizin tam da olmadığımız şey olduğunu, en kesin yargılarımızda bile yanıldığımızı, vardığımız en doğru sonuçların bile yanlış olduğunu anlayıverir. Ve kısacık bir an içip evreni çırılçıplak gören bu kişi, bir felsefe yaratır ya da bir din kurgular; felsefe yayılır, din büyür; felsefeye inananlar, sonunda onu varlığı unutulan kıyafet gibi kullanmaya başlar, dini benimseyenler ise, bir süre sonra akıllarından uçup giden bir maske gibi takar onu.
"İçimizden herhangi biri, ister başına buyruk bir adam, isterse rezilin teki olsun, nadiren de olsa günün birinde, olup olabileceğimizin tam da olmadığımız şey olduğunu, en kesin yargılarımızda bile yanıldığımızı, vardığımız en doğru sonuçların bile yanlış olduğunu anlayıverir. Ve kısacık bir an içip evreni çırılçıplak gören bu kişi, bir felsefe yaratır ya da bir din kurgular; felsefe yayılır, din büyür; felsefeye inananlar, sonunda onu varlığı unutulan kıyafet gibi kullanmaya başlar, dini benimseyenler ise, bir süre sonra akıllarından uçup giden bir maske gibi takar onu."
Sayfa 326Kitabı okudu
Reklam
_İslamı akıl ve hoşgörü dini sayanlar kuranı mutlaka okumalı. Şeriat yalnızca bir inanç işi değil, binlerce yıllık ilkelliklerin, cinayetlerin, terörün, işkencenin kaynağıdır. Kuran Allah sözüyse kölecilik, cariyelik, küfürler, kısas-kan davası niye? _Bir şeyin "insanlık dışı" olması, islamcının umurunda değildir. Elverir ki "islam
_Olmak sözüyle, kişinin hiçbir şeye sahip olmadığı ve istek de duymadığı, yaratıcı bir varoluş biçimini anlatmak istiyorum. _Sahip olmak(olmamak) eğilimi, yaşamlarının ana konuları; para hırsı, şöhret ve yönetim gücüne erişmek olan batı toplumlarına özgüdür. _Sahip olmak eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta ve fethetme,
Kiminin elinde bir kova kimininde bir kepçe kiminde bir çay kaşığı Herkes kendi yüreğinin kabuğu kadar çeker durur o denizden . . Pinhan ilk romanı ve kitabı okuyan herkesin hemen göreceği üzere tamamen bu hamurla yorulmuş bir hikaye şehrin aynaları keza öyle u tarihsel Roman müstesiz mi Akdeniz havzası üzerinden kurgular Geçmişe Yolculuk yapar
Kan Yüzüğü
Adam , otelin salonuna girdi. Salonda ikişer üçer kişi oturuyorlardı. Tek başına oturan kız, kendisine mektup yazıp bugün burada buluşmak üzere söz veren kız olmalıydı. Kız, arkası kapıya dönük oturmuştu. Adam kızı görüyordu. Adamın ilk gözüne çarpan, kızın saçlarıyla ayakkabıları oldu. Kauçuk tabanlı, bej derili spor ayakkabı ve koyu sarı saçlar…
Reklam
İçimizden herhangi biri, ister başına buyruk bir adam, isterse rezilin teki olsun, nadiren de olsa günün birinde, olup olabileceğimizin tam da olmadığımız şey olduğunu, en kesin yargılarımızda bile yanıldığımızı, vardığımız en doğru sonuçların bile yanlış olduğunu anlayıverir. Ve kısacık bir an için evreni çırılçıplak gören bu kişi, bir felsefe yaratır ya da bir din kurgular; felsefe yayılır, din büyür; felsefeye inananlar, sonunda onu varlığı unutulan kıyafet gibi kullanmaya başlar, dini benimseyenler ise, bir süre sonra akıllarından uçup giden bir maske gibi takar onu.
Sayfa 326 - Olaysız Bir Özyaşam Öyküsü, 255 H.K. Başlangıç metni, 29 Kasım 1931Kitabı okudu
İçimizden herhangi biri, ister başına buyruk bir adam, isterse rezilin teki olsun, nadiren de olsa günün birinde, olup olabileceğimizin tam da olmadığımız şey olduğunu, en kesin yargılarımızda bile yanıldığımızı, vardığımız en doğru sonuçların bile yanlış olduğunu anlayabilir. Ve bir kısacık an için evreni çırılçıplak gören bu kişi, bir felsefe yaratır ya da bir din kurgular; felsefe yayılır, din büyür; felsefeye inananlar sonunda onu varlığı unutulan bir kıyafet gibi kullanmaya başlar, dini benimseyenler ise, bir süre sonra akıllarından uçup giden bir masaya gibi takar onu.
İçimizden herhangi biri, ister başına buyruk bir adam, isterse rezilin teki olsun, nadiren de olsa günün birinde, olup olabileceğimizin tam da olmadığımız şey olduğunu, en kesin yargılarda bile yanıldığımızı, vardığımız en doğru sonuçların bile yanlış olduğunu anlayıverir. Ve kısacık bir an için evreni çırılçıplak gören bu kişi, bir felsefe yaratır ya da bir din kurgular; felsefe yayılır, din büyür; felsefeye inananlar, sonunda onu varlığı unutulan kıyafet gibi kullanmaya başlar, dini benimseyenler ise, bir süre sonra akıllarından uçup giden bir maske gibi takar onu.
Sayfa 326 - can
İçimizden herhangi biri, ister başına buyruk bir adam, isterse rezilin teki olsun, nadiren de olsa günün birinde, olup olabileceğimizin tam da olmadığımız şey olduğunu, en kesin yargılarımızda bile yanıldığımızı, vardığımız en doğru sonuçların bile yanlış olduğunu anlayıverir. Ve kısacık bir an içip evreni çırılçıplak gören bu kişi, bir felsefe yaratır ya da bir din kurgular; felsefe yayılır, din büyür; felsefeye inananlar, sonunda onu varlığı unutulan kıyafet gibi kullanmaya başlar, dini benimseyenler ise, bir süre sonra akıllarından uçup giden bir maske gibi takar onu. Kendimizle ve başkalarıyla ilgili hiçbir şey bilmeksizin, neşeyle birbirimizi dinlemeyi, dans etmeyi, dönmeyi, sakin sakin çene çalmayı sürdürürüz, gösteriyi düzenleyenlerin dalgın, küçümseyen bakışları altında, yıldızların büyük orkestrasının sesine uyarak ciddiyetle rolünü oynayan, uyduruk insancıklarız biz.
Sayfa 276 - Can YayınlarıKitabı okudu
Düşüne düşüne sorunlar çözülebilir mi?
Zihnimiz bir konuya takılıverir. Birden, aniden. Bazen bir olay tetikler bunu. Bu genellikle değer verdiğimiz bir şeyi kaybetme olasılığını gündeme taşıyan bir şeydir. Bir annenin hiç kaybetmek istemediği çocuğunun ateşler içinde yatması gibi: "Ya başına kötü bir şey gelirse?" Ya da hastalık hastası bir insanın başının ağrımasıyla,
Sayfa 49 - Kapı Yayınları 1.baskı
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.