a.

Sabitlenmiş gönderi
“Dünyamızda alışılmışın dışındaki her şeyin açıklanması gerekir ve bu hiç de masum bir gereklilik değildir.”
Reklam
a.
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Beni Asla Bırakma
Beni Asla BırakmaKazuo Ishiguro
7.7/10 · 7,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
I was sort of afraid she'd fall off the goddam horse, but I didn't say anything or do anything. The thing with kids is, if they want to grab the gold ring, you have to let them do it, and not say anything. If they fall off they fall off, but it's bad if you say anything to them.
It was playing "Oh, Marie!" It played that same song about fifty years ago when I was a little kid. That's one nice thing about carrousels, they always play the same songs.
Reklam
198 syf.
·
Puan vermedi
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger
6.6/10 · 59bin okunma
Bu başına sardığını düşündüğüm bela; özel bir çeşit, dehşet verici bir bela bu. Başına bela sarıp düşmeye başlayan birine dibe vardığını anlama şansı verilmez. Düşer, düşer, düşer, ama düştüğünü anlayamaz. Tüm düzen, hayatlarının şu ya da bu döneminde çevrelerinin onlara veremediği şeyleri arayan insanlar için kurulmuştur. Veya çevrelerinin onlara sağlayamadığını sandıkları şeyleri arayan insanlar için. Onlar da, aramaktan vazgeçerler... Seni korkutmak istemiyorum, ama seni soylu bir biçimde ölürken görebiliyorum, şöyle ya da böyle, değersiz bir dava uğrunda... Bak, ne diyor: "Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir."
Sayfa 243 - AntoliniKitabı okudu
"Slagle, aşağılık kompleksi duymasın diye, ben de tuttum, bavullarımı yatağımın altına indirdim. Ama bakın, o ne yaptı. Bavullarımı çıkarıp yine rafa yerleştirdi. Bunu neden yaptığını anlamam epey zaman aldı. Millet benim bavullarımı, onun kendi bavulları sansın diye yapmıştı bunu. Gerçekten bunun için yapmıştı. Bu konularda çok gülünç bir herifti yani. Bavullarım için hep rezil sözler ederdi, sözgelimi çok yeniymişler, çok burjuva imişler. Bu lanet şey, onun en sevdiği sözcüktü. Bir yerde okumuş ya da duymuş. Bana ait her şey felaket burjuva idi. Dolmakalemim bile burjuva idi. Kalemi sürekli benden ödünç alırdı, ama kalem yine de burjuva idi. Ancak iki ay kalabildik onunla aynı odada. Sonra, ikimizden de odayı boşaltmamız istendi. İşin gülünç yanı, odadan taşındıktan sonra onu biraz özledim, çünkü çocukta felaket iyi bir mizah duygusu vardı ve bazen birlikte epey neşelenirdik. O da beni özlemişse, hiç şaşmam buna. Önceleri, bana ait zımbırtılara burjuva derken, yalnızca şaka yapıyor diyordum ve hiç üstünde durmuyordum; aslında gülünç bir şeydi. Ama bir süre sonra, anlıyordunuz ki, şaka filan değildi dedikleri. İnsanlarla oda arkadaşlığı yapmak zor bir iş; eğer sizin bavullarınız iyi cinsten, onlarınkiler değilse yani. Oda arkadaşınız akıllı filan biriyse ve herifte iyi bir mizah duygusu filan da varsa, sanıyorsunuz ki, kimin bavulu daha iyiymiş diye kafaya takmaz, ama takıyor. Gerçekten takıyor. İşte, Stradlater gibi budala bir herifle oda arkadaşlığını yeğlemenin nedenlerinden biri de buydu. En azından, onun bavulları da, benimkiler kadar kaliteliydi."
"...ama canıma kıymak geçti aklımdan. Pencereden atlayıvereyim dedim. Yere indikten sonra hemen üstümü örteceklerinden emin olsaydım, atlardım da. Bir sürü meraklı turşucu salağın beni kanlar içinde seyretmelerini istemiyordum."
Resim