Hediye kitaplarla okumaya devam ediyorum.
Roman gerçek bir hikayeden esinlenerek yazılmış. Olaylar 1950'lerden başlayıp 2010'lara kadar geliyor..
Süreyya, Amasya'da zengin ve soylu bir ailenin kızıdır. Küçük yaşta amcasının oğlu Erdoğan'la beşik kertmesi yapılır. Söz kesileceği akşam Süreyya kaçar...Günler sonra bulunur. Hastalanmıştır. Yatağa düşer, yürüyemez. Aylarca hiç konuşmaz. Türkiye'ye staj yapmak için gelen Afgan kralının yeğeni Zaki, Süreyya'yı tedavi etmesi için köşke çağırılır. Zaki, psikiyatrdır. Süreyya ile yakından ilgilenir. Konuşması ve yürümesi için çok emek verir. Bir yıl sonra Süreyya düzelir ve ilk sözü Zaki'dir... Bu kadar bilgi kafi sanırım.
Yazar, hemşehrim. Uzun zamandır bu kadar güzel bir aşk romanı okumamıştım. Çok beğendim. Yazarın anlatımı, tasvirleri, karakter analizleri, hem dozunda, hem de bilgilendiriyor. Su gibi akıp gidiyor roman. Tavsiye ederim. 320 sayfa.
Romanda bahsi geçen, ilkkez tanıdığım kıymetli şair, sanatkar ve kendi mesleğinde meşhur bazı insanlar :
Mihri Hatun, ilk Türk şairlerden.
Vedia Tunççekiç, kemençe sanatçısı (oyuncu Kürşat Alnıaçık'ın annesidir).
Prof.Dr. Rasim Adasal, psikiyatr.
Rıza Polat Akkoyunlu, şair.