Cehennemin içinde ayrı çemberler oluşturmak, alevlerin şiddetini çeşitli bölmelere ayırmak ve ıstıraplara bir hiyerarşi getirmek ne tuhaf fikirdir! Önemli olan orada olmaktır: Gerisi sadece ara nağmeler.. ya da yanıklar. Gökyüzündeki sitede de —aşağıdakinin daha yumuşak bir öntasviridir bu, ikisi de aynı patronun malıdır— benzer biçimde esas olan, bir şey —kral, burjuva, gündelikçi işçi— olmak değildir; önemli olan benimsemek ya da kaçmaktır. Şu veya bu fikir destekliyor olabilirsiniz, bir yer sahibi veya bir sürüngen olabilirsiniz, fiiliyatınız ve düşünceleriniz gerçek ya da düş ürünü bir site biçimine hizmet ettiği andan itibaren o puta taparsınız ve onun mahkumu olursunuz. En çekingen memur da en atak anarşist de, ilgi alanları farklı olsa bile, buna göre yaşarlar: İkisi de içsel olarak yurttaştırlar; şu farkla ki biri terliklerini tercih ederken öbürü bombayı seçer. Yeryüzü sitesinin "çemberleri", aynen yeraltı sitesininkiler gibi varlıkları lânetli bir cemiyete hapseder, aynı ıstırap geçit resmine doğru sürükler ve burada nüanslar aramak nafiledir.
"İnsanlar arasında yaşamış olup, beklenmedik tek bir olayın yolunu hâla gözleyen kişi, öyle bir kişi hiçbir şey anlamamış demektir ve asla bir şey anlamayacaktır."