Eğer dünya üzerinde savaşmaya, mücadele etmeye karar veren kimseler, dini bir alet olarak kullanmaya başlamışlarsa bunun dışında Türkiye de kalamaz. İster istemez din çatışmasının ya konusu ya tarafı olacaktır. Bunda dikkatli olmak ve özellikle bu oyuna düşmemesi lazımdır. Dini çatışmaları tahrik edecek özellikle, içerideki grupları birbirine düşürecek tavırlardan sakınmaları gerekir. Türkiye içerisinde din ile laiklik arasındaki çatışmalar, aslında onların projelerinin gerçekleştirilmesi anlamına gelir. Bizim yaptığımız şey şudur, kim ne istiyor ve burada Türkiye'den beklenen nedir, Türkiye'yi yönelttikleri yer neresidir, buna rasyonel cevap vermektir.
Türkiye, 2002 yılı Kasım'ından beri dinsel kaynaklara bağlı olduklarını iddia edenlerin yönetimi altında yaşıyor. Bu saltanat, bir zümrenin saltanatıdır, ama dinsel hükümlerin saltanatını kuramadılar, kuramazlar. Onları dincilikte yetersiz bulanlar iktidara gelecek olsa, onlar da toplumu ve devleti din esasına göre düzenleyemezler. Bırakalım Kemalist Devrim'i yaşamış olan Türkiye'yi, yeryüzünün hiçbir yerinde böyle bir şansları yoktur. Dünyayı yeniden öküzün boynuzları üzerine oturtabilecek bir güçleri yoktur ve olamaz. Laiklik, bir icat değildir; zorunluluk olarak çıktı. İnsanlık, Ortaçağ'dan çıkarken, Tevrat, İncil veya Kur'an'ın düzenlediği toplumsal-ekonomik ilişkilerin içine sığmayan bir eşiğe gelmişti. Bu durumda din işleri ile devlet ve toplum işlerinin birbirinden ayrılması zorunluydu. Ve ayrıldı. Laiklik, yalnız din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değildir. Devleti din esasına göre yönetemeyeceğiniz gibi, toplumu da din esasına göre düzenleyemezsiniz. Zaten devlet, toplumu düzenleyen örgütlenmedir. Bugün toplumu ve devleti din esasına göre düzenlemek mümkün olmadığı halde, bu ısrar, bu inat, bu bağnazlık, bu yobazlık nedir? Bu bağnazlık, Allah için ve din için değildir! Bu yobazlık, Allah ve din adına saltanat kurmak içindir!
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
LAİK’lik Nedir?
LAİK’lik, aralarında gökten indi­ğine (ilham edildiğine) inanıldığı için SEMAVİ denilen sıra­ sıyla Musevîlik-lsevîlik (Hristiyanlık) ve Muhammedîlik (İslâmiyet) in zamanla daha çok DÜNYA işlerine girmesi, HAHAM-RUHBAN-HOCA kadrosuyla dünya işlerine el at­ması, egemenlik ve baskı kurması, ZAMAN’a karşı çıkma­sı, özgürlükleri kısıtlamasına karşı, hür fikrin savunulması ve DİN’in DÜNYA işlerinde ayrılması hareke­tidir. Kısaca târifi bu.
Sayfa 60 - Kazancı KitapKitabı okudu
İşin tuhafı nedir bilir misiniz? Siyaset terminolojisinde yüzyılın başında bile, :Araplık' kavram olarak mevcut değildi; Devlet-i Âliyye'yi (yani bizi) yıkmak için, 'Arap Milliyetçiliğini' Batılılar icat etmiş ve kullanmıştır.
Bilgi Yayınevi 1995 Sayfa: 29
Devletlerin dini sembollerden arındırılması Tanrı'yı yüceltir. İnsanlara baskı yapan asıl düzen laik değil Şeriat düzenidir. Din devletlerinde, bireylerin inancı gerçekten çok büyük baskı altındadır. Bu yüzden din devletlerinde gizli ateizm çok hızlı yol alır. Bir ülkenin vatandaşlarına ekonomik sıkıntılar yaşatması, gerçekte o ülkenin
Sayfa 305Kitabı okudu
İran-Türkiye farkı İran devrimi nedir? Modernist şah diktatörlüğüne karşı ulema liderliğinde halk ayaklanmasıdır. İran ile Türkiye arasındaki farklılıkta üç faktör belirleyici olmuştur: Siyasi otorite: Meselenin temelinde Şiiliğin siyasi otoriteyi gayri meşru görme şeklindeki kuvvetli eğilimi vardır. Osmanlı’da ise Sünnilikteki “ülül-emre
Reklam
Roma hukukunda olduğu gibi İslam'da şahsî mal varlığı anlayışı yoktur. Not: Evvela laiklik saçmadır gibi ibareleri savunup sonra da bazı düşünceleri hukukla bir edip sunmak da nedir?? Ne demişler, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!! -Çelişki-
Sayfa 55 - Fide yayınlarıKitabı okudu
_Tinin Görüngübilimi, bilincin değişiminin yolculuğunun betimidir. _Her şey kozmik tinin görüngüleridir. Bu gerçekliklerin dışında aşkın bir varoluş bulunmaz. Her şey bu dünyada olup biter ancak bilen özne ile bilinen şey mesela bilinç ve dünya aynı şeydir. Hepimiz her şeyi kapsayan kozmik ruhun parçalarıyızdır. O tekil ve tüm olan tin'dir.
Lütfen sus! Hangisinde yanılıyorum? Laiklik konusunda mı yanılıyorum? Onu Avrupa'dan aldınız. Demokrasi mi? Kıyafetiniz mi? O da oradan. Kendi takviminizi bile bırakıp, bizim takvimimizle yaşıyorsunuz. Dün savaştığınız ülkelere bugün kucak açmış kendinizi kendi ellerinizle teslim ediyorsunuz. Dün kızlarınıza göz dikenin gözünü oymak için savaşa kalkışıyordunuz, ama bugün güzellik yarışması adı altında kızlarınızı soyup kendi ellerinizle onların önüne atıyorsunuz. Peki ne için? Neyin karşılığında? Sadece onlardan ödül almak için... Şahsiyetli olmak bu mu? Hani senin fikrin, nerde size ait olan şeyler? Çizginiz nedir, söyler misin? - Kemalizm. Kendini aldatıyorsun. Kemalizm diye bir fikir akımı bu ülkede göremiyorum. Var gibi, ama içi boş. Gördüğüm her şey Batı'dan gelme. Kendinden utanan sen... Kompleksinden dolayı İslâm'ı bile bırakmışsın. Zavallı insancık! - Ne yani, Osmanlıların yaptığı gibi ülkeyi düşmana mi verseydik? - Kimler o düşman dediklerin? Kendilerine hayran kaldıklarınız değil mi? Güldürme beni... Ben yabancıyım diye beni bir şey bilmiyor mu sanıyorsun? Lozan'da verilen toprakları sizin halkınız bilmez, ama ben biliyorum... Zaten topraktan daha önemlisi var. Keşke sadece toprak verseydiniz. Sizin gibiler şerefinizi verdiniz! Ama bunun farkında bile değilsiniz...
Asıl Elden Giden
... O bu değil ama, gerçekte ne ahlak elden gidiyor, ne din, ne laiklik, ne devlet; elden giden nedir bilir misiniz, hoş görü, yani Demokrasi !
Sayfa 92 - Türkiye İş Bankası YayıneviKitabı okudu
Reklam
Gerçeğe bakış
Bu kuralı, ümmetimizin şu anda yaşadığı gerçekle karşılaştırdığımızda, başımıza gelen aşağılanma, rezillik, sıkıntı ve azabın boş yere olmadığı, aksine ellerimizle işlediklerimizden ve Allah'ın üzerimizdeki nimetine neden olan fiilerimizden dolayı gerçekleştiğini görürüz. Allah'ın şeriatını yürürlükten kaldırıp başka hükümlere
Kemalizm Nedir ? Kemalist Nedir?
"Kemalist Devrimcilik anlayışının iki yanı vardır. Birinci yanı, eski düzenin geçerliğini yitirmiş kurumlarını yıkıp, yerlerine çağın gereksinimlerini karşılayacak kurumlan koymakla ilgilidir. Ama Kemalizm bununla yetinmemekte, devrimciliği aynı zamanda sürekli olarak yeniliklere, değişmelere açıklık biçiminde anlamakta ve kalıplaşmaya karşı çıkmaktadır. "Sürekli devrimcilik" anlayışını yansıtmaktadır. En ileri kurumlar bile, koşullar içinde eskir. En ileri bir devrimin "bekçiliği" ile yetinenler, günün birinde değişen koşulların gerisinde kalmaktan, tutuculaşmaktan kurtulamazlar. Kemalizm’in bu Sürekli Devrimcilik anlayışını benimsemeden, sadece Atatürk'ün sağlığında gerçekleştirdiklerinin bekçiliği ile yetinenleri "Kemalist" saymak yanlıştır." -Ahmet Taner Kışlalı
Allah nedir? Nasıl tahayyül ederseniz o değildir.
Sayfa 67 - Yağmur YayınlarıKitabı okudu
Çoklarına "din nedir" diye sorarsanız size sadece, bazı politika bezirgânlanndan alıp hap gibi yuttukları sözleri tekrar ederler. Bunlara göre, din, küflü bir mazinin nesilden nesile devrolup gelen bir mirasıdır ve mazidir, gericiliktir. İle­ricilik de yiyip, içip eğlenmektir.
Sayfa 11 - Yağmur YayınlarıKitabı okudu
317 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.