İclâl

Sabitlenmiş gönderi
İçimdeki aynalar
Peki ya içimdeki aynaları ne yapacağım? İnsan dikkatini iç dünyasına yöneltti mi, onulmaz narsisizmi onu fizikötesi aynalarla dolu bir salona götürür. Bu aynalarsa şimdiyi göstermez, onlarda sadece geçmişin "ben" görüntüleriyle gelecekteki "ben" hayallerini görebilirsiniz. An, görünmezdir, ancak ağırlığını hissedersiniz
Reklam
304 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
2018’de Kaçan Ayna’yla rastlamıştım Papini’ye, 1K sayesinde. O zamanlar buralarda kitap keşfedebiliyorduk (kamu spotu bitti) Sonra yıllar geçmiş. Güzel bir kitap, silik bir anı, hatırda kalan bazı imgeler bazı öyküler. Öyle kalmış. Düşsel Konçerto ihtiyacım olan bir anda karşıma çıktığı için mutluyum. Bir dejavu gibi, empati gibi, ‘ben’lerin
Düşsel Konçerto Cilt 1
Düşsel Konçerto Cilt 1Giovanni Papini · Monokl Yayınları · 2017301 okunma
304 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Düşsel Konçerto Cilt 1
Düşsel Konçerto Cilt 1Giovanni Papini
8.5/10 · 301 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Neden karşı kıyıyı tercih ediyorum? Daha uzun ağaçlar ve çimenler olduğu için mi acaba? Hiç de değil. Güneşin bir avare misali bütün gün üstüne yayılıp yatabileceği çıplak toprakları severim ben. Karşı kıyıyı belki de karşıda olduğu için seviyorumdur; benim olmadığı, her akşam dönmek zorunda olduğum taraf olmadığı için
Başkaları benim burnu havada, gururlu, memnun olduğumu düşünürlerken ben, hayatımı daha az aşağılık, ruhumu daha az iğrenç hale getirmenin bir çaresini arıyorum sadece. Sadece bir konuda ara sıra burnu büyüklük yapıyorum: kendimi samimiyetle ve yoğun biçimde aşağılayışımda.
Reklam
…dünya bir konuşmadan başka bir şey değildir, uzun ve karmaşık, devasa, belirsiz, asırlık, yanıt bekleyen bir konuşma. Insanlara bir şey söylemek isteyen birisi var ve o, insanların dilinden anlamıyor, O semboller, nesneler, olaylar, hadiseler aracılığıyla konuşuyor. Evren onun konuşması, et olan, toprak olan, bitki olan, güneş olan ise kelimesidir; hiçbirinizin onu dinlemediği ya da anlamadığı yüzyıllar boyunca gökten yere inen gizemli kelimesidir.
Şu anda, gece yarısında, soluklar ve kalp atışlarıyla dolu sessizliğin içinde yazı yazarken bile kendimi yalnızmışım gibi hissediyorum, insanların arasında, dünyanın ortasında telafi edilemez biçimde yalnız: evrenin ortasında duran tek bir kişi. Gerçekten de...
Kaçan Ayna’dan 4 yıl sonra aynı alıntıda buluşmak
Nihayet, kimsin sen, diye sordum kendi kendime ve bu sorunun ağırlığını ve büyüklüğünü fark eder fark etmez geriye kalan her şey yok oldu. Ne hakaretleri ne kahkahaları ne de herkes tarafından terk edilişleri hatırladım. Diğerlerinden ayrılınca kendi kendimle yüz yüze geldim ve bütün alışkanlıkları ve başkalarının benim hakkımdaki düşüncelerini unutmak istedim
Gülümsedi gibi geldi bana fakat insanlar daima, hiçbir şey anlamadıkları zaman gülümserler
Reklam
Şimdi, şimdiki ben, geçmişteki beni küçümsüyor; o zamanlar kendimin üstün insan, yüksek ve soylu varlık, evrensel bilgin, beklemedeki deha olduğuna bugüne göre daha fazla inanıyordum bir de. O zamanlar geçmişteki beni, cahil ve henüz işlenmemiş çocuk beni küçümsediğimi hatırlıyorum. Şimdi küçümseyeni küçümsüyorum. Ve bütün bu küçümseyenler ve küçümsenenlerin adı aynıydı, aynı bedende yaşadılar, insanlara tek bir canlı olarak göründüler. Şimdiki benden sonra bir başkası oluşacak ve benim dünkünü yargıladığım gibi o da bugünkü kişiliğimi yargılayacak. Kim bana merhamet gösterecek ki ben kendi kendime göstermiyorsam?
Olmamışa Ağıt
Tek bir insan için kaç tane kaybedilmiş hayat! Tek bir dünya için kaç tane biçim ve kaybedilmiş bakış açısı! Asla eyleme dönüşmemiş kaç tane olanak, güce dönüşmemiş kaç tane erdem, bir kez dahi gerçekleşmeyen kaç tane birleşim ve kaç tane ayrışım!
…Ve ben, Bay İnsan, faydasız kaçışlardan sonra duran trenleri ve yok edilemeyenin üzerini örten sisi çok seviyorum."
Ben de kaç kez zavallı ruhumu özenle fırçaladım! Kaç kez zihnimi yeni bir renge boyadım! Yüreğimdeki karışıklığı kaç kez toparladım! Yeni kıyafetler aldım, yeni ülkeler gezdim, yeni şehirlerde yaşadım fakat derinliklerimdeki bir şeylerin aynı kaldığını, daima aynı kaldığını, ki onun ben olduğunu, sürekli kendim olduğunu, yüz, ses, yürüyüş değiştirdiğini fakat yorulmak bilmez ve sert bir bekçi gibi daima orada kaldığını hissettim. Etrafındaki şeyler yok oluyor fakat o hatırlamıyor; etrafında bir şeyler ortaya çıkıyor ve o geriye çekilmiyor... Ve ben şimdi, sürekli kendimle birlikte yaşamaktan sıkıldım.
İnsanlar, biz hayatı ölüm için kaybediyoruz, biz gerçeği hayal için tüketiyoruz; bizi, kendilerine benzer diğer günleri bize getirmekten başka bir değerde olmayacak günlere götürdükleri için değer biçiyoruz sadece günlere...
ve biz bu şimdinin sadece bir önsöz, gelecekteki bir romanın uzun ve sıkıcı bir ön sözü olduğunu düşünerek kendimizi sadece avuturuz
Resim