Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Üç yıl önce Los Angeles'ı terk edip Roseville'de bir ev satın aldık, Sacramento yakınındaki demiryolu kasabasında. Açıklayacağım nedenlerden ötürü önceleri karım o evden hiç mi hiç haz etmedi. Ama ev aramaktan yorulmuştuk, fiyatı bütçemize uygundu, ayrıca ben sevmiştim evi.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Akla şu soru geliyor; ne işimiz vardı Roseville'de, çünkü son derece sinir bir kasabadır Roseville. Eyalet merkezinden otuz kilometre uzaklıkta ve Güney Pasifik Demiryolları'nın temel ayırım noktasıdır. İnsandan çok yük vagonu vardır Roseville'de, nüfusu da on iki bin civarındadır. Demiryolu istasyonu Pasifik Kıyısı'nın en büyük istasyonudur, Los Angeles istasyonundan bile daha büyüktür.”
Reklam
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Roseville'e taşınmamızın iki nedeni vardı ve birincisi o denli aykırı ki söylemeye dilim varmıyor; üstelik sakin bir taşra kasabasında yaşamayı arzu ediyorduk. Roseville sakin olmadığı gibi taşra kasabası da değildir. İkinci neden ailevi. Karımın annesi, babam ve annem de orada yaşıyorlardı.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Satın almadan önce babamdan evi gözden geçirmesini istedim. Duvarcı ustası olmasına rağmen bu büyük bir hataydı. Purosunu tüttürerek boş odalara hızla bir göz attı. Etkilenmemişti. Sonra geniş beton bodruma indi. Uzun süre kaldı bodrumda, sonunda örümcek ağlarıyla kaplı ve heyecan içinde yukarı çıktı.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Güzel ev," dedi. "Kasabanın en iyi evlerinden biri. Güzel ve sağlam. Bodrumu harika. Satın al." Karım kararsızdı. Çocukluğunda bu evde yaşamış olan trajik aileyi tanımıştı. Adları, manidar bir biçimde, Coffin (Tabut) idi ve ailenin iki ferdinin 1515 Harmony Lane'de öldükleri aklından bir türlü çıkmıyordu. Oğlu Edward arka yatak odasında çocuk felcinden ölmüş, Bayan Coffin ise ön yatak odasında kalp krizinden gitmişti.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Senin gibi biri üstelik," dedim. "Bu evde mutlu olacağımızdan emin misin?" "Hayatım boyunca böyle bir evin hayalini kurdum," dedim. "Kendimi bu evde daha önce yaşamışım gibi hissediyorum, düşümde." Pek de doğru sayılmazdı aslında, ama bir emlakçı daha görme düşüncesi içimi karartıyordu. Bankaya gittik ve belgeleri imzaladım.”
Reklam
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Evin arka tarafında okaliptüs ağaçlarına ve rengarenk sarmaşıklarla kaplı tel örgüye bakan camekânlı bir teras vardı. Orası benim çalışma odam olacaktı. Karım terasa perde ve birkaç Van Gogh posteri astı. Güzel bir çalışma odası olmuştu. Güneş alıyordu, havası temizdi. Burada huzur var, diye geçirdim içimden. Sözcükler akacak burada, sayfalar kümelenecek. Ve daha önce söylediğime inanmaya başladım; evi düşümde gördüğüme.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Ben çalışmaya çalışırken boyacı Bay Smitters merdivende durup beni seyrediyordu. Kocaman beyaz dişleri vardı ve bir yazarın kolay hayatı üzerine espriler yapan, sinir bozucu ölçüde şakacı bir adamdı. Dışarıya çıkıp çalışırken onu seyretmeyi ve işine dair boktan espriler yapmayı bile düşündüm. Bütün bu rahatsızlıklar zamanı kemiriyor, kısır günler birbirini kovalıyordu. Eve taşınalı bir ay olmuştu, kâğıt üzerinde önümüzdeki kış açlıktan öleceğimizi kanıtlayan hesaplardan başka bir şey yoktu.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“İhtiyar şarap fıçılarıyla geldiğinde niyetinin şarabı mahzenin serinliğinde olgunlaştırmaktan ibaret olduğunu sanıyorduk. Ama ihtiyarın becerilerini küçümsemiştik. Şarabı kasaba dışında bir köylüsünün bağından galonu elli sente satın almış, amortisörleri patlak kamyonetiyle on kilometrelik tehlikeli bir yolculuk gerçekleştirmişti. Sarsıntılı yolculuk şarabın berraklığını yitirmesine neden olmuştu. İhtiyar ölüm döşeğinde bir hastanın yatağının kenarında duran bir doktor gibi fıçıların yanına oturmuş, kaşlarını çatarak purosunu tüttürüyordu.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“at. Yetmişinde. Ağzından çıkana dikkat et." Karım benden daha tahammülsüzdür. "Makul davranmıyorsun," dedi ona. "O adamlar bir daha gelirlerse şarabını bodrumdan çıkarmak zorunda kalacaksın." İhtiyar sallanan koltukta sallandı. "Ne dedi, evlat. Ne dedi!”
Reklam
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Üst kattaki yatak odaları iyi durumdaydı, hafif küf kokusuna rağmen temiz ve ferahtılar. Beş yıllık evliliğimizde ilk kez olarak ikimiz de kendimize ait yatak odasına sahip oluyorduk. Karım bu duruma üzülüyordu, ama ben bu yenilikten çok hoşnuttum, yatağımıza lezzet katacağından emindim.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Benimki arka yatak odasıydı. Karım bana Edward Coffin'in o odada öldüğünü söyledi. Etkilenmedim. Ama bir gün karımın kitaplarının arasında Roseville Lisesi'nin yıllığına rastlayınca Edward'ın mezuniyet fotoğrafını gördüm ve sınıf başkanı, basketbol takımının kaptanı ve mezuniyet balosunun yöneticisi olduğunu öğrendim. Karım iç geçirip birkaç bilgi daha ekledi. Edward ile ölümünden önceki baharda birkaç kez çıkmışlardı. İki kez de öpüşmüştü onunla. Bunun hiçbir önemi olmadığını bilmekle birlikte son derece önemli olduğunu düşündüm.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Hayal gücü," dedim. "Kuruntu." Yine de bir silah satın aldım. Bir öğleden sonra Sacramento'da kullanılmış eşya satan bir dükkânın vitrininde görüp aniden satın almaya karar verdim. Bir Smith & Wesson, 38 kalibre, Polis Özel.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Mermi kutusuna yaslanmış, mavi çeliğin baştan çıkarıcı güzelliğiyle, al beni der gibi bakıyordu alet. Pompalı tüfeğini saymazsak hayatımda silah sahibi olmamıştım ve o silahı istiyordum. Neden olmasın? Bir evim vardı. İnsanın mülkünü korumak için bir silahı olmalıydı. Silahla birlikte bir kutu mermi, bir teneke kutu yağ ve bir fırça verdiler, dükkân sahibi silahın bakımını nasıl yapacağımı gösterdi.”
LANETLİ YAZARIN VAKASI
“Ürkütücü cazibesiyle doldurmuştu içimi tabanca. Onu Sierra yamaçlarına götürüp ateş etmek istiyordum, ama karım öyle bir karşı çıktı ki vazgeçtim. Onun yerine farklı eğlence biçimleri buldum. Silahı hızlı çekme egzersizleri yapıyordum. Tetik parmağımda çevirmeyi öğrendim. Aynanın karşısına geçip düello egzersizleri yaptım. Uykudan önce kitap okuma alışkanlığından vazgeçip onun yerine silahımı temizlemeye başladım.”
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.