Reâyanın refahı bir din vazifesi olarak benimsenmiştir.
Fâtih'in en büyük kaygısı, İstanbul'u dünyanın siyasî ve iktisadî merkezlerinden biri, gerçek bir metropolis haline getirmek, nüfuslandırmak, imar etmek ve kalkındırmak olmuştur. İstanbul, fetihten önce vücutsuz bir baş gibiydi. Şehrin nüfusunun 40.000'e kadar düştüğü iddia edilmiştir. Patrik Gennadios'a göre, İstanbul,
Türkiye’deki kentlerin eski isimleri, kökenleri ve anlamları - 4 (İÇ ANADOLU) Ankara: Hititçe; Ankuva. Frigce; Anker (Gemi çapası). Galatça; Ankyra (Yol kesen). Çankırı: Galatça; Gangrea (Keçisi bol memleket). Konya: Frigce; Kavania. Latince veya Grekçe; İkonion (İkonalar şehri). Karaman: Hititçe; Landa. (Roma döneminde Larende) Kayseri: Hititçe; Mazaka (Erciyes eteğinde bir şehir, Kapadokya başkenti). Latince; Kaisareia (Roma’da siyasi askeri unvan Ceasar) Sivas: Latince; Sebastia (Sebastopolis saygın şehir manasında, orijinali Hattice) Aksaray: Türkçe; Ak-Saray (esin kaynağı Kapadokya Kralı Archelaos’un adı) Niğde: Hititçe; Nakida. Nevşehir: Hititçe; Nissa. Muşkara (Sağlam yapılı anlamında Osmanlı’da bir köy). Farşça; Nev-Şehir (Nev, yeni demek Yenişehir, 17.yüzyıldan itibaren). Kırşehir: Türkçe; Kır-Şehir. Hititçe; Akuae Saraveneac (Su Şehri).
Resim