Sanayi mahallesiyle çöp sahası arasında bitiveren bir gecekondu mahallesinin hikayesine eşlik ediyoruz.
Bu insanlar hayatta kalmaya, bulunduğu ortama uyum sağlamaya ve eski gelenek-göreneklerini sürdürmeye çalışıyorlar.
Biri ne yaparsa, diğeri de ondan gördüğünü yapıyor, doğru ya da yanlış farketmeksizin. Hacı-hocaların, kendince bilirkişilerin dediği şeyleri ve batıl inançları uygulamaya devam etmeler.
Di' li geçmiş zaman, maniler, ağıtlar, şiirsel ve masalsı bir anlatım...
Yazar gecekondu yaşamının gerçeklerini bildiğimiz ama farklı üslupla okuyucuya sunuyor. Berci kız tanımını kitap sayesinde öğredim ve genel itibariyle severek okudum.
"Köyde, yazıda, yaylada, gece dışarıda kalan koyunları sağmaya giden kızlara 'Berci Kız' denirdi. Koyunların sütünü toplayıp köye getirmeleri kıymetli bir iş olarak görülürdü. Bir kızın terbiyesi süt toplamaya gidip gelirkenki haliyle tavrıyla ölçülürdü. Bercilik eden kızlar saçları sıvazlanarak 'Berci Kızım' diye sevilirdi."
Çay ve rakı güzellemesi yapanlar var çok:
"Çay içenden zarar gelmez." (Hapishanelerde günlük demlenen çay miktarını araştırmanızı öneririm!)
"Rakı içen güzel insandır." (İçelim güzelleşelim sözü bunu kastetmiyor!)
Çay ve rakı içenleri toplayınca zaten nüfusun yüzde yüzü ediyor ve herkes bu kadar zararsız ve güzel insan olabilir mi? Katılmıyorum. Bu kadar suçu da birileri işliyor çünkü! Hepsi konyak ve rezene mi içiyor bunların?
Kız istemede kahveye atılan tuz, acı biber ve daha kötü yabancı maddeler ve bunların damat bedeninde yarattığı reaksiyonların videoları pek sevilen bir içerik. O var.
Bir nostaljik şapka takıp, ne bileyim Avrupa'da veya Avrupai bir semtimizde eski bir binanın önünde fotoğraf koyup şöyle yazanlar var: "Kesinlikle 1800'lerin insanıyım. Keşke 19 yüzyılda yaşasaymışım!" Yaşayamazdın. 12 yaşında ölürdün. Bademcik enfeksiyonundan hem de. Antibiyotik yoktu çünkü.
Boş yapma, geç!
Bu saydıklarım tabii çok masum, iyi niyetli paylaşımlar. Latife ediyorum.