“Maahaza cadı korkusuyla vuku bulan bu reddî esnasında Ferah’ın gözlerinde bir iştiha-yı mütekabil belki de mütezayit parladığını gören Naşit Efendi, bir iki savlet-i âşıkaneden sonra o gece kal’a-yı esvede nikâhsız zafer-yab olur.”
Garaip Faturası üst başlığı altında yayımlanan ve serinin ilk numunesi olan bu roman, gulyabani ve peri inanışlarını yerle bir etmeye azmetmiş bir yazarın, Hüseyin Rahmi’nin, hayli güldürücü, düşünmeye sevk edici, yer yer peri tasvirleriyle de ürpertici bir kimliğe soktuğu, başarılı bir yazın ürünüdür. Konak ahalisinin birbiriyle olan sohbet malzemeleri, ortak korkuları, kadın dayanışması ve kadın saffeti, okuyucuyu ağlatacak derecede güldürmektedir. Muhsine Hanım ve Hasan Efendi arasındaki sevda okuyucuyu gıptaya ve hatta kıskançlığa sürükleyebilir.
Hüseyin Rahmi, kadın okuyucularının isteğiyle Garaip Faturası üst başlığı altında Gulyabani, Cadı adlı iki roman yazarak halk arasında inanılan metafizik varlıkları eleştiri hedefine alır. Serinin son kitabı olan Cadı’da , Hüseyin Rahmi, Türk toplumundaki cin, peri, hortlak, gulyabani inanışlarını istihza etmekte, bu gibi inanışlara sahip insanları komik ve müziç durumlara sokarak âdeta okuyucusunu bu çeşit inanışlardan menetmeye çalışmaktadır. Hafif pikaresk tarzı havi olan bu roman, kurgu bakımından biraz zayıf olmakla birlikte yazarın nüktedan ve eğitici üslubunun gözlemlenebileceği bir eser vasfına sahiptir. Orijinal metinden okunması tavsiye edilir.
Hüseyin Rahmi, roman derununda yer yer terimler, uzay bilimleri kapsamına girecek matematiksel ifadeleri havi bilgiler zikrederek okuyucusunu eğitme ödevini ihmal etmiyor. Bilhassa kadınlar arasında geçen muhavere ve münakaşalar, romanın komedi tarafını cilalıyor. Mutlaka orijinal metinden okunmasını tavsiye ederim.