'Güneşin sarılığı -ışığı kendisi- gerçek, asıl ateşin yalnızca görünen, parlayan tarafıdır. Bunun doğru olduğunu biliyorsunuz. Eğer kırılma olmasaydı, ışık olmazdı, karanlık ateşi görünür kılacak toz parçaları ve maddeler olmazdı. Bunun bir olgu olduğunu biliyorsunuz. Bu durum da, güneş bile karanlıktır. Onu görünür kılan yalnızca üzerini kaplayan toz tabakasıdır. Bunu da biliyorsunuz. Bize doğru gelen gerçek güneş ışınları, karanlık bir şekilde süzülürler, hakiki ateşin hareket eden karanlığı şeklinde... Güneş karanlıktır,bize doğru süzülen gün ışığı karanlıktır. Işık yalnızca bize doğru gelmekte olan güneşin doğurganlığının içine dönmüş halidir.'
...
'İçi dışına dönmüş bir dünyamız var. Ateşi gerçek, canlı dünyası karanlık, zonkluyor, kandan daha koyu... İçinde geçip gittiğimiz ışıklı dünyamız, yalnızca bunun tersyüz edilmiş hali.'
...
'Pekâlâ! Şimdi dinleyin:Aşk için de aynı şey geçerli. sahip olduğumuz bu beyaz aşk, aynı...
Yalnızca gerçek aşkın aldatıcı, beyaza boyanmış görünüşü, ters yüz hali. Gerçek aşk karanlıktır, karanlığın içinde, karanlıkla birlikte bir zonklama, gecenin içindeki yabani kedinin yeşil perde açılıp da gözleri karanlığa çıktığındaki hali gibi.'
...
Siz ve sizin güzelliğiniz, sadece tersyüz edilmiş haliniz. Gerçek siz bir gün gecenin içinde görünmez yabani bir kedisiniz, Muhtemelen iri, karanlık gözlerinden çıkan kırmızı ateşiyle yabani bir kedi. güzelliğiniz sizin aldatıcı dış görünüşümünüz.