Sevgilim, seni senin için sevmiyorum, benim için de, ne de ikimiz için, seni seviyorum, çünkü kanım sana tutulmaya iteliyor beni, seni seviyorum, çünkü benim değilsin, çünkü öte yakadasın, başka bir yerden beni çağırıyorsun, atla diyorsun, tut, bul beni, ulaşamam ben, atlayamam, çünkü sahiplenme duygusunun derinlerine inersen sen bende değilsin ki, sana ulaşamıyorum, bedenini aşıp geçemiyorum, gülüşünün ötesi neresi, bazı saatler var ki beni seviyor olman sarsıyor beni, şaşkınım (sevmek fiilini ne de kolay türden kullanıyorsun, yemeklere çarşafların üstüne, otobüslere saldığın hava ve tat berbat), bana olan sevgin altüst ediyor beni, çünkü bana köprü olmuyorsun, Wright olsun, Le Corbusier olsun, asla tek taraftan karaya bağlı bir köprü yapamayacaklar; böyle serçe gözlerinle bakma bana kuş kafa, senin için aşk basit bir iş, bir işlem, sen benden önce iyileşeceksin hem, her ne kadar benim seni sevdiğimden daha da çok seviyor olsan da beni, böyle.