Sıkı bir Zweig okuru olarak üzülerek söylüyorum ki benim için bir hayal kırıklığıydı. Zweig, psikolojik tahlil , insan zaafları, tutkuları, takıntıları, çaresizlikleri ve çöküşleri üzerine birçok kitap kaleme almıştır. Bugüne kadar hangilerini okudun derseniz: Satranç, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat, Olağanüstü Bir Gece, Rahel Tanrıyla Hesaplaşıyor gibi kitaplarını okudum. Ve her okuduğum kitapta bir kat daha hayranlığım arttı. Çünkü Zweig insanların tutkularını, arzularını, takıntılarını, bağımlılık ve zaaflarını o kadar sürükleyici, merak uyandırıcı ve ayrıntılı bir şekilde anlatıyor ki hayran olmamak elde değil.
Ay ışığı Sokağı kitabında bize anlatacak bir şeyin yok mu derseniz eğer: Kitap Ay Işığı Sokağı, Leporella, Nişan, Leman Gölü Kıyısında Olay ve Avare olmak üzere beş kısa öyküden oluşuyor. Bu öykülerde ne buldun derseniz ne derim bilmem ama ne bulmadın derseniz daha önce okuduğum kitaplarda bulduklarımı-az önce yukarda dile getirdiklerimi-bulamadım diyebilirim.
Tutkulu bir Zweig okuru olarak bunları söyleyeceğimi hiç düşünmezdim. Hali hazırda elimin altında okumam gereken daha çok Zweig kitabı var ama umarım onlar da beni bu kitap gibi hayal kırıklığına uğratmazlar.
Keyifli okumalar:)