Aksine; Fenerbahçe’yi severken,
onları daha da güzel tanıdım. Lefter’in Fenerbahçe sevgisinden dolayı boş kağıda imza atıp normalde kazanacağı paranın kat be kat altında bir ücrete oynamasını; Süleyman Seba’nın “Çok üzüntülerimiz oldu, hepsini
yuttuk, oturduk. Yalnız, Beşiktaş’ı üzmesinler.” diyerek hayatını Beşiktaş’a feda etmesini; Metin Oktay’ın kendisini transfer etmek isteyen Fenerbahçe başkanı Müslüm Bağcılar’ın önüne “rakamı sen yaz” diyerek koyduğu açık çeki “Bizi sevenlere ihanet etmeyelim baba,"
diyerek geri çevirmesini hep Fenerbahçe’yi severken öğrendim.
Futbol, sanıldığı gibi 90 dakikalık bir kavga – gürültü değil aslında, daha fazlası… Futbol, Türkiye gibi; tüm farklılıklarıyla bir arada ve çok güzel!
Fikret, öylesine iyi bir eğitimciydi ki kendisine maarif bakanlığı teklif edilmiş ama o lise müdürlüğünü tercih etmişti. Öğrencilerle daha yakın durmak için.