“Ben, manevi miras olarak hiçbir nass-ı kati, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar önünde, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve bilimi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle dönüyor, milletlerin, cemiyetlerin, bireylerin saadet ve bedbahtlık anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur. Benim, Türk milleti için yapmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
"...Yaşama amacı; benim amacım, hedeflerim, yaşamayı anlamlı kılan her şey, hepsi şu anda bana çok saçma geliyor. Bu saçmalıkların peşinden nasıl koştuğumu, bir daha ele geçmeyecek bir hayatı bunların için nasıl harcadığımı düşündükçe korkunç bir ümitsizlik çöküyor içime."
"Ya neyin peşinde koşmalıydınız?
...
"İşte en kötüsü de bu ya! Hayat, doğru cevapları olmayan bir sınav. Her şeyi en baştan yeniden yaşama şansım olsaydı yine aynı şeyleri yapar, aynı yanlışları tekrarladım. Geçen gün tam da bir romana konu olacak bir hikaye geldi aklıma. Keşke yazabilsem! Şunu bir düşünün: Tatmin olmadığı bir yaşam süren orta yaşlı bir adamın karşısına bir cin çıkıverir ve ona yeniden başlama fırsatı verir; üstelik bir önceki yaşamında yaptıklarını olduğu gibi hatırlayabilecektir de. Tabii, adam bu fırsatın üstüne atlar. Ama sonunda şaşkınlık ve korkuyla fark eder ki eski yaşamının tıpkısını yaşamaktadır; aynı seçimleri yapmakta, aynı yanlışları tekrarlamakta ve aynı sahte hedeflere ve Tanrılara sarılmaktadır."
Ama sevginin zamanla ne olduğunu bilirim.
Türlü örnekleriyle gördüm nasıl sönüyor
Sevginin ateşi, pırıltılar,
Bir şey var sevginin alevleri içinde
Kendi kendini yiyen bir fitil, bir kömür var.
İlk hızını bir daha bulamıyor sevgi.
İyilik bile, bir sıtma ateşi gibi yükselip
Kendi aşırılığıyla öldürür kendini.
Hemen yapmalıyız ne yapmak istiyorsak.
Çünkü isteklerimiz değişebilir;
Düşer, duraklar eller, diller, rastlantılar önünde.
Araya zaman girdi mi, can attığımız şey
Bir ah çekmeye, sıkıntılı bir iç boşaltmaya döner.
Bazı insanlar vardı, onlar mesela otuz beş yaşında olmak için dünyaya gelmişlerdi sanki, Mathieu bunun bir örneğiydi. Çünkü onlar hiçbir zaman genç olmazlar.