Bay Demba bana kimi hatırlattı biliyor musunuz? Dostoyevski'nin Yeraltı Adamını. Bilhassa kendini arama çabaları... Adından da tahmin edileceği üzere kitap, Stanislaus Demba'nın bir gün boyunca başına gelenleri anlatıyor fakat yazarın, kitabın sonunda bir de sürprizi var size. Gün boyu ordan oraya sürüklenip duruyor, kendini her seferinde yeni bir maceranın içinde buluyor, üstelik de her işi ters gidiyor. Hani bir laf var ya; "Allah isterse bir kulun işini, mermere geçirir dişini; istemezse işini, muhallebi yerken kırar dişini." diye. Bizimkinin de bir tek dişinin kırılmadığı kalıyor. Yazarın yazım tarzı oldukça hoşuma gitti. Kitabı okurken Demba'nın tuhaf davranışları üzerine tahminler yürüttüm hep. Ve hep yanıldım. Hatta onun attığı yalanlara bile inandım. Davranışlarının sebebini öğrenince de çok şaşırdım. Ve özellikle kitabın son sayfalarına bayıldım çünkü dolu dolu bir edebiyat vardı, cümleler şaha kalktı. Oldukça akıcı ve eğlenceli bir kitap. Çıkarılacak dersler, altı çizilesi cümleler, şükretmeyi unuttuğumuz nimetler ve özgürlüğe dair güzel söylemler için okunmaya değer. Keyifli okumalar dilerim efendim. (Miss Nobody)