Gördüğüm haliyle, beden düzleminde yaşama hiçbir yanıt bulunamaz ve hepimiz sadece beden düzleminde yaşıyoruz. Sırf aç hissettiğimiz, susadığımız, kıyafetlere ihtiyaç duyduğumuz, bir eve ihtiyaç duyduğumuz için yaşıyoruz. Bir an düşün: Tüm bunlara erişirsen ne yapacaksın?
Açlığın tatmin edilse, susuzluğun giderilse, tüm arzuların tatmin edilse istediğin her şeyi elde edersin, ölmekten başka hiçbir seçeneğin kalmaz.
Tüm arzuların tatmin edilse ne yapacaksın? O zaman tek bir an daha yaşayabilecek misin?
Başkalarına verdiğimiz şeyi aslında kendimize vermekteyiz. Başkalarından esirgediğimiz şeyi aslında kendimizden esirgemekteyizdir. Sevgi yerine korkuyu seçtiğimiz her an, kendimizi cennet deneyiminden yoksun bırakmış oluruz. Sevgiyi terk ettiğimiz ölçüde, sevginin bizi terk ettiğini hissedeceğiz.
Nasıl güneş ışığı seçici değilse, sevgi de seçici değildir. O tek bir insanı özel hale getirmez. O bir insanı seçip de diğerlerini dışlamaz. Dışlayıcı sevgi Tanrı sevgisi değil, ego “sevgisidir”.