Fikirler, organik varlıklardır demişti biri: onların doğuşu onlara zaten biçim verir ve bu biçim eylemdir; yani kimin aklında daha çok fikir doğarsa, o başkalarından daha çok eylem yapar.
Evet, genç ve yeni gelişmekte olan bir ruha sahip olmakta sınırsız büyüklükte bir haz vardır! Böyle bir ruh, en güzel kokularını güneşin ilk ışınlarıyla karşılaştığında salan bir çiçek gibidir. O anda koparmak gerekir o çiçeği ve kokusunu ciğerlerine doyasıya çektikten sonra yolda bir kenara atmak... Nasıl olsa biri alır onu oradan! Karşısına
Sayfa 161 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Başkalarının acılarıyla sevinçlerine ruhumu besleyen bir gıda olarak, kendimle ilgili olduğu sürece ilgi gösteriyorum. Sevginin beni çılgınlıklara sürüklemesi artık imkânsız: Hırs, yaşadığım şartlar yüzünden bastırılmış, ama başka bir biçimde ortaya çıkar bende, çünkü bence hırs, egemenlik isteğinden başka bir şey değildir; benim de bütün
Kötülük kötülüğü doğurur; ilk acı bir başkasına eziyet etmekten zevk alma kavramını akla getirir. Kötülük düşüncesi insan zihninde, o kötülüğü uygulamaya koyma arzusu olmadan kök salamaz. Birisi, "Fikirler organik varlıklardır" demiş. Bir fikrin doğuşu onun biçimini de bizzat belirler ve bu biçim "eylem"den başka bir şey değildir. Beyninde daha çok fikir üreten biri diğerlerinden daha çok eylemde bulunmuş demektir. Bu sebepten, memur masasına zincirlenmiş bir dâhi, tıpkı çok sağlam yapılı bir kişinin oturmaya bağlı bir hayat tarzı ve hareketsizlik yüzünden inme geçirerek ölmesi gibi ya ölecek ya da çıldıracaktır.
Sayfa 141 - Yordam Kitap
"İlk acı, başkalarına acı çektirmenin hazzını öğretiyor bize. Kötülük düşüncesi, onu gerçekleştirmeyi istemezse, yer etmez insanın kafasında. 'Düşünce organik bir oluşumdur,' demiş adamın biri: Doğuştan biçimlenirler ve bu biçim eylemdir. Kimin kafasında daha çok düşünce varsa o ötekilere oranla daha çok eylem adamıdır."
Sayfa 162 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Fikirler, organik yaratıklardır.
"...Yolu üstüne çıkan her şeyi yalayıp yutan bu doymak bilmez iştahı duyuyorum. Başkalarının acılarıyla sevinçlerine ruhumu besleyen bir gıda olarak, kendimle ilgili olduğu sürece ilgi gösteriyorum. Sevginin beni çılgınlıklara sürüklemesi artık imkansız. Hırs, yaşadığım şartlar yüzünden bastırılmış ama başka bir biçimde ortaya çıkar bende çünkü bence hırs , egemenlik isteğinden başka bir şey değildir, benim de bütün çevremdekileri boyunduruğum altına almak, kendime göre aşk, bağlılık ve korku yaratmak demek olan asıl zevkim, egemenligin başlıca belirtisi ve en büyük zaferi değil mi? Başka birinin acılarının ya da sevinçlerinin kaynağı olmak -hak, söz konusu değilken- gururumuzu bundan çok besleyen bir şey düşünülebilir mi? Peki mutluluk ne? Doyma noktasına ulaşmış bir gurur. Kendimi dünyadaki öbür insanlardan daha iyi, daha güçlü hissedebilseydim, mutlu olurdum herkes beni sevseydi, kendimde sonsuz bir sevme yeteneği bulurdum. Kötülük, kötülüğe yol açıyor: başkasına acı çektirmenin zevki hakkında bir ipucu veriyor bize. Kötülük kavramı, gerçeğe uygulanmak istenmedikçe, insan kafasında biçimlenemez. Fikirler, organik yaratıklardır. Derler ki, doğuşlarından biçim alır fikirler, bu biçim de eylemdir; kafasında daha fazla fikir barındıran biri, ötekilerden daha eylemcidir. Bu yüzden de memur masasına bağlanmış bir dâhi, ya tıpkı durgun bir hayat süren, örnek davranışlar gösteren, sonra da damar tıkanmasından ölüveren biri gibi ölmek ya da çıldırmak zorundadır."
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
23 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.