311 syf.
9/10 puan verdi
Gerçekçilik Yolunda
Bilhassa toplumcu gerçekçi yönelimin filizlenip boy vermeye başladığı yılların yazar ve eserlerine eğilerek, yansıtılanları, yansıtılmak istenenleri, yansıyanlarla birlikte ortaya çıkan sorunları irdeleyip, çözümleyerek, yer yer de eleştirel yaklaşımlarda bulunarak değerlendirme amacıyla meydana getirilmiş çok kıymetli bir inceleme kitabı
Gerçekçilik Yolunda
Gerçekçilik YolundaFeridun Andaç · Cem Yayınevi · 19893 okunma
Müthiş pasaj!
Fikirler, organik yaratıklardır. Derler ki, doğuşlarından biçim alırlar fikirler, bu biçim de eylemdir; kafasında daha fazla fikir barındıran biri, ötekilerden daha eylemcidir. Bu yüzden de memur masasına bağlanmış bir dâhi, ya tıpkı durgun bir hayat süren, örnek davranışlar gösteren, sonra da damar tıkanmasından ölüveren biri gibi ölmek, ya da çıldırmak zorundadır. Heyecanlar, evrimlerinin ilk dönemini yaşayan fikirlerden başka bir şey değildir; yüreğin gençliğinden gelme armağanlardır onlar; bütün hayatı boyunca onların etkisinde kalacağını sananlarsa budalalardır. Durgun ırmakların çoğu gürül gürül bir çağlayan olarak başlar, ama hiçbiri coşup köpürerek denize ulaşamaz. Ama bu durgunluk, çoğu kere, gizli bir gücün belirtisidir; duygularla düşüncelerin coşkunluğu ve derinliği çılgınlıklara izin vermez; ruh, ister acı çekerken, ister sevinç duyarken olsun, kendisiyle kesin bir hesaplaşmaya gider ve her şeyin böyle çözümlenmesi gerektiğine inanır; bilir ki, fırtınalar olmasaydı, güneşin sürekli sıcaklığı gücünü kuruturdu; böylece hayatının temellerine iner ve kendi kendini bir çocuk gibi okşar ya da azarlar. Kendini tanımanın yüceliğine erişmiş bir kişi tanrısal afeti değerlendirebilir yalnız.
Sayfa 124 - Can Yayınları
Reklam
"İlk acı, başkalarına acı çektirmenin hazzını öğretiyor bize. Kötülük düşüncesi, onu gerçekleştirmeyi istemezse, yer etmez insanın kafasında. 'Düşünce organik bir oluşumdur,' demiş adamın biri: Doğuştan biçimlenirler ve bu biçim eylemdir. Kimin kafasında daha çok düşünce varsa o ötekilere oranla daha çok eylem adamıdır."
Sayfa 162 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Başkalarının acılarıyla sevinçlerine ruhumu besleyen bir gıda olarak, kendimle ilgili olduğu sürece ilgi gösteriyorum. Sevginin beni çılgınlıklara sürüklemesi artık imkânsız: Hırs, yaşadığım şartlar yüzünden bastırılmış, ama başka bir biçimde ortaya çıkar bende, çünkü bence hırs, egemenlik isteğinden başka bir şey değildir; benim de bütün
Büyük bir edebi haz içerir!
Toplumda saygın bir yer edinme tutkumu yaşam koşulları yok etti, ama sonra bu duygum başka bir biçimde çıktı ortaya. Çünkü toplumda saygın bir yer edinme tutkusu iktidar duygusundan başla bir şey değildir. En çok da çevremdeki insanların üzerinde egemenlik kurmaktan haz duyuyorum; beni sevmelerinden, bana sadık olmalarından, benden korkmalarını
Sayfa 161 - İletişim Yayınları
llk acı, başkalarına acı çektirmenin hazzını öğretiyor bize. Kötülük düşüncesi, onu gerçekleştirmeyi istemezse, yer etmez insanın kafasında. "Düşünce or­ganik bir oluşumdur," demiş adamın biri: Doğuştan biçim­lenirler ve bu biçim eylemdir. Kimin kafasında daha çok dü­şünce varsa o ötekilere oranla daha çok eylem adamıdır.
Reklam
Evet, genç ve yeni gelişmekte olan bir ruha sahip olmakta sınırsız büyüklükte bir haz vardır! Böyle bir ruh, en güzel kokularını güneşin ilk ışınlarıyla karşılaştığında salan bir çiçek gibidir. O anda koparmak gerekir o çiçeği ve kokusunu ciğerlerine doyasıya çektikten sonra yolda bir kenara atmak... Nasıl olsa biri alır onu oradan! Karşısına
Sayfa 161 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kötülük kötülüğü doğurur; ilk acı bir başkasına eziyet etmekten zevk alma kavramını akla getirir. Kötülük düşüncesi insan zihninde, o kötülüğü uygulamaya koyma arzusu olmadan kök salamaz. Birisi, "Fikirler organik varlıklardır" demiş. Bir fikrin doğuşu onun biçimini de bizzat belirler ve bu biçim "eylem"den başka bir şey değildir. Beyninde daha çok fikir üreten biri diğerlerinden daha çok eylemde bulunmuş demektir. Bu sebepten, memur masasına zincirlenmiş bir dâhi, tıpkı çok sağlam yapılı bir kişinin oturmaya bağlı bir hayat tarzı ve hareketsizlik yüzünden inme geçirerek ölmesi gibi ya ölecek ya da çıldıracaktır.
Sayfa 141 - Yordam Kitap
Peki mutluluk nedir? Doymuş bir gururdur mutluluk. ..... "Düşünce or­ganik bir oluşumdur," demiş adamın biri: Doğuştan biçim­lenirler ve bu biçim eylemdir. Kimin kafasında daha çok dü­şünce varsa o ötekilere oranla daha çok eylem adamıdır.
Sayfa 156Kitabı okudu
yolu üstüne çıkan her şeyi yalayıp yutan bu doymak bilmez iştahı duyuyorum. başkalarının acılarıyla sevinçlerine ruhumu besleyen bir gıda olarak, kendimle ilgili olduğu sürece ilgi gösteriyorum. sevginin beni çılgınlıklara sürüklemesi artık imkansız. hırs, yaşadığım şartlar yüzünden bastırılmış, ama başka bir biçimde ortaya çıkar bende, çünkü bence hırs, egemenlik isteğinden başka bir şey değildir; benim de bütün çevremdekileri boyunduruğum altına almak, kendime göre aşk, bağlılık ve korku yaratmak demek olan asıl zevkim egemenliğin başlıca belirtisi ve en büyük zaferi değil mi? başka birinin acılarının ya da sevinçlerinin kaynağı olmak -hak söz konusu değilken- gururumuzu bundan çok besleyen bir şey düşünülebilir mi? peki mutluluk ne? doyma noktasına ulaşmış bir gurur. kendimi dünyadaki öbür insanlardan daha iyi, daha güçlü hissedebilseydim, mutlu olurdum; herkes beni severdi. kendimde sonsuz bir sevme yeteneği bulurdum. kötülük, kötülüğe yol açıyor. ilk sızı, başkasına acı çektirmenin zevki hakkında ipucu veriyor bize. kötülük kavramı gerçeğe uygulanmak istemedikçe insan kafasında biçimlenemez. fikirler, organik yaratıklardır. derler ki, doğuşlarından biçim alır fikirler, bu biçim de eylemdir; kafasında daha fazla fikir barındıran biri, ötekilerden daha eylemcidir. bu yüzden de memur masasına bağlanmış bir dahi, ya tıpkı durgun bir hayat süren, örnek davranışlar gösteren, sonra da damar tıkanmasından ölü veren biri gibi ölmek ya da çıldırmak zorundadır.
Sayfa 150 - CanKitabı okudu
Reklam
"Düşünce organik bir oluşumdur," demiş adamın biri: Doğuştan biçimlenirler ve bu biçim eylemdir. Kimin kafasında daha çok düşünce varsa o ötekilere oranla daha çok eylem adamıdır. Bu yüzdendir ki, hareketsiz ve sakin bir yaşam süren güçlü yapılı, sağlıklı bir insanın sonunda beyin kanamasından ölmesi gibi, memur masasına bağlı bir dahiydi sonunda ya ölmek ya da aklını yitirmek zorundadır. Tutkular, gelişmeye başlamış düşüncelerden başka bir şey değildir. Kalbin geçtiğinin bir parçasıdır ve ömür boyu onlarla heyecanlanmayı umanlar aptaldırlar. Çoğu sakin nehir başlangıçta coşkundur, çağlayanlardan atlar, ama denize yaklaştığında hiçbiri kayaların üzerinden aşmaz, köpürerek akmaz. Ama onların bu sakinliği genelde büyük ama saklı bir gücün işaretidir. Duyguların ve düşüncelerin doymuşluğu, derinliği de çılgınca atılımlara izin vermez. Ruhu acı çekerken, haz duyarken inceden inceye yorumunu yapar her şeyin ve bunun böyle olması gerektiği sonucuna varır. Fırtınalar olmasa, sürekli güneşin onu kupkuru yapacağını bilie ruh. Kendi yaşamının derinlerine iner, sevilen bir bebek gibi okşar kendini veya cezalandırır. Ancak bu yüksek bilinç düzeyinde tanrının adaletinin bilincine varabilir insan.
Sayfa 162 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Prenses Meri
"Birisi, 'Fikirler organik varlıklardır' demiş. Bir fikrin doğuşu onun biçimini de bizzat belirler ve bu biçim 'eylem'den başka bir şey değildir. Beyninde daha çok fikir üreten biri diğerlerinden daha çok eylemde bulunmuş demektir. Bu sebepten, memur masasına zincirlenmiş bir dâhi, ... ya ölecek ya da çıldıracaktır."
Sayfa 141 - PeçorinKitabı okudu
"Düşünce or­ganik bir oluşumdur," demiş adamın biri: Doğuştan biçim­lenirler ve bu biçim eylemdir. Kimin kafasında daha çok dü­şünce varsa o ötekilere oranla daha çok eylem adamıdır. Bu yüzdendir ki, hareketsiz ve sakin bir yaşam süren güçlü ya­pılı, sağlıklı bir insanın sonunda beyin kanamasından ölme­si gibi, memur masasına bağlı bir dahi de sonunda ya ölmek ya da aklını yitirmek zorundadır. Tutkular, gelişmeye başla­mış düşüncelerden başka bir şey değildir. Kalbin gençliğinin bir parçasıdır ve ömür boyu onlarla heyecanlanmayı uman­lar aptaldırlar. Çoğu sakin nehir başlangıçta coşkundur, çağ­layanlardan atlar, ama denize yaklaştığında hiçbiri kayala­rın üzerinden aşmaz, köpürerek akmaz. Ama onların bu sa­kinliği genelde büyük ama saklı bir gücün işaretidir. Duygu­ların ve düşüncelerin doymuşluğu, derinliği de çılgınca atı­lımlara izin vermez. Ruh acı çekerken, haz duyarken ince­den inceye yorumunu yapar her şeyin ve bunun böyle olma­sı gerektiği sonucuna varır. Fırtınalar olmasa, sürekli güne­şin onu kupkuru yapacağını bilir ruh. Kendi yaşamının de­rinlerine iner, sevilen bir bebek gibi okşar kendini veya ce­zalandırır. Ancak bu yüksek bilinç düzeyinde Tanrı'nın ada­letinin bilincine varabilir insan."
Sayfa 156 - pdf
Yolu üstüne çıkan her şeyi yalayıp yutan doymak bilmez iştahı duyuyorum. Başkalarının acılarıyla sevinçlerine ruhumu besleyen bir gıda olarak, kendimle ilgili olduğu sürece ilgi gösteriyorum. Sevginin beni çılgınlıklara sürüklemesi artık imkânsız. Hırs, yaşadığım şartlar yüzünden bastırılmış ama başka bir biçimde ortaya çıkar bende çünkü bence hırs, egemenlik isteğinden başka bir şey değildir; benim de bütün çevremdekileri boyunduruğum altına almak, kendime göre aşk, bağlılık ve korku yaratmak demek olan asıl zevkim, egemenliğin başlıca belirtisi ve en büyük zaferi değil mi? Başka birinin acılarının ya da sevinçlerinin kaynağı olmak- hak, söz konusu değilken- gururumuzu bundan çok besleyen bir şey düşünülebilir mi? Peki mutluluk ne? Doyma noktasına ulaşmış bir gurur. Kendimi dünyadaki öbür insanlardan daha iyi, daha güçlü hissedebilseydim, mutlu olurdum; herkes beni sevseydi, kendimde sonsuz bir sevme yeteneği bulurdum. Kötülük, kötülüğe yol açıyor: İlk sızı, başkasına acı çektirmenin zevki hakkında bir ipucu veriyor bize. Kötülük kavramı, gerçeğe uygulanmak istenmedikçe, insan kafasında biçimlenemez. Fikirler, organik yaratıklardır. Derler ki, doğuşlarından biçim alır fikirler, bu biçim de eylemdir; kafasında daha fazla fikir barındıran biri, ötekilerden daha eylemcidir. Bu yüzden de memur masasına bağlanmış bir dâhi, ya tıpkı durgun bir hayat süren, örnek davranışlar gösteren, sonra da damar tıkanmasından ölüveren biri gibi ölmek ya da çıldırmak zorundadır.
Sayfa 123Kitabı okudu
Müthiş.
Yolu üstüne çıkan her şeyi yalayıp yutan bu doymak bilmez iştahı duyuyorum. Başkalarının açılarıyla sevinçlerine ruhumu besleyen bir gıda olarak, kendimle ilgili olduğu sürece ilgi gösteriyorum. Sevginin beni çılgınlıklara sürüklemesi artık imkânsız: Hırs, yaşadığım şartlar yüzünden bastırılmış, ama başka bir biçimde ortaya çıkar bende, çünkü bence hırs, egemenlik isteğinden başka bir şey değildir; benim de bütün çevremdekileri boyunduruğum altına almak, kendime göre aşk, bağlılık ve korku yaratmak demek olan asıl zevkim egemenliğin başlıca belirtisi ve en büyük zaferi değil mi? Başka birinin acılarının ya da sevinçlerinin kaynağı olmak hak, söz konusu değilken-gururumuzu bundan çok besleyen bir şey düşünülebilir mi? Peki mutluluk ne? Doyma noktasına ulaşmış bir gurur. Kendimi dünyadaki öbür insanlardan daha iyi, daha güçlü hissedebilseydim, mutlu olurdum; herkes beni severdi. Kendimde sonsuz bir sevme yeteneği bulurdum. Kötülük, kötülüğe yol açıyor: ilk sızı, başkasına acı çektirmenin zevki hakkında bir ipucu veriyor bize. Kötülük kavramı, gerçeğe uygulamak istenmedikçe, insan kafasında biçimlenemez: Fikirler, organik yaratıklardır. Derler ki, doğuşlarından biçim alırlar fikirler, bu biçim de eylemdir; kafasında daha fazla fikir barındıran biri, ötekilerden daha eylemcidir. Bu yüzden de memur masasına bağlanmış bir dâhi, ya tıpkı durgun bir hayat süren, örnek davranışlar gösteren, sonra da damar tıkanmasından ölüveren biri gibi ölmek, ya da çıldırmak zorundadır
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.