1024 syf.
·
Puan vermedi
"Bana Tanrı'yı getirin. O'nu yeniden bir numara yapayım." cümlesi ile başlayan kitap giriş cümlesi olarak oldukça iddialı başlıyor. Aslen kişisel gelişim kitabi diyebileceğim bi kitap olmasına rağmen Kuran'dan ayetlerle desteklenen tezler, ayetlere getirdiği farklı yorumlarla dini içerik yönünden incelenebilecek bir kitap. Yazar da binyılın kuran tefsiri diyerek kitabını ayrı ve yukarıda bir yere koyuyor. Tabi bunda yazarın temelde reklam sektöründen geliyor olması da var. Kuran ve din konusunda ilahiyat kökenli olmayan birinden bilgi almak farklı bi deneyim gerçekten. Kitabi okuyacaklar için tavsiyem din konusundaki tüm önyargılarınizi dışarda birakmaniz. Dona karakteri Tanriyi temsil ederken Ben karakterinin (yani okuyucu) sorduğu tüm sorulara cevap veriyor. Bu sorular basit günlük sorularda olabiliyor, akademik ve zor sorularda olabiliyor. Ama kitabi kapattiginizda kafanızda bir pencere açıldığınida inkar edemem.
Levh-i Mahfuz
Levh-i MahfuzBurak Özdemir · Doğumgünü Yayıncılık · 2010169 okunma
408 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap ile ilgili aklımda kalan Levh-i Mahfuz kitabının devamı olmakla beraber yazar okuyucuyu özellikle tarikatlar ve dini cemaatlar üzerinde düşünmeye itiyor. Ve bunu yaparken yine Kuran'dan ayetlere yere vererek bakış açımıza farklı bir yön veriyor. Kişisel gelişim ile din olgusunun birlikte harmanlandığı bir kitap.
Şeyhtan'ın Son Günü
Şeyhtan'ın Son GünüBurak Özdemir · Doğumgünü · 201329 okunma
Reklam
1024 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
144 günde okudu
Günümüz inananlarının ilk cümlesi ile İrkilip,burun kıvırdığı ve bu kitabı yazmanın cesaret gerektirdiği,bir çok şeyi göze alabilmiş olmayı gerektiriyor.Burak Özdemir'i takdir ediyorum bu bağlamda.Neden, niçin, nasıl sorularını korkusuzca sorabildiğini görüyorsun.Yıllardır alışagelmiş, korkutarak ve boşluklar bırakan İslam benim için başka bir yerde şimdi.
Levh-i Mahfuz
Levh-i MahfuzBurak Özdemir · Doğumgünü Yayıncılık · 2010169 okunma
Yek yine eğildi: -Yaşı karıştırmayın yüzbaşı beğ. Siz de kendinizden yirmi beş yaş küçük bir kıza aşık olabilirsiniz. Pusat bu sözler üzerine öfkeli ve alaylı bir bakışla bakarken Yek, sözlerini şöyle bitirdi: -Ve olacaksınız da... Selim' in alaylı sesi çınladı: -Sen ne cevhermişsin! Aşk ve felsefeden başka geleceği keşfetmek ilmine de mi vakıfsın? Bu hezeyanı hangi fal kitabında gördün? Yahut hangi Çingene karısından öğrendin? Yek şaşılacak derecede ciddileşerek cevap verdi: -Hiçbir fal kitabında okumadım. -Ya nereden biliyorsun? Yek, Selim Pusat' ın yüzündeki bütün istihza çizgilerini silen bir soğukkanlılıkla: - Levh-i Mahfuz' da okumuştum! diye karşılık verdi.
Sayfa 105 - Ötüken
Bütün bunları aklım almıyor ama kalbime sığıyor. Ey sorgulayan aklıma değilse de kalbime bu genişliği veren Allah'ım ve ey ki aklımın her şeye yetmediğini sezecek gücü de yine aklıma veren Allah'ım Levh-i Mahfuz'daki yazıma elhamdüllah...
Ledünni
Nasıl olsa şeyhler birtakım özel fikir ve ibadetlerle ledünni ilimlere vakıf oluyor, ayna gibi parlatılan kalplerine levh-i mahfuz yansıyor ve buradan da bol bol gaybi, bâtıni bilgileri alıyorlardı(!) Bundan sonra insanlar bu keramet ve şefaat ehli olduklarına inandıkları şeyhlerin etrafında kümelendiler. Nasıl olsa bu keramet ve şefaat sahibi kimseler insanları kurtaracaklardır. Artık insanlar âlimleri bırakıp, harıl harıl bu şeyhlere koşacaktır.
Sayfa 74 - Araştırma YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Önden gönderdikleri işleri ve bıraktıkları eserleri yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kitap olan Levh-i Mahfuz'da sayıp yazmışızdır," (Yasin, 12) ayetini okurken Zeyd bin Sâbit'in, Enes bin Mâlik'e söylediği şu sözü hatırladım: "Ey Enes! Bilmez misin adımlar yazılıyor!"
Sayfa 50 - Şule Yayınları
"...Küçük küçük cüzdanlar hükmünde; hem birer küçük Levh-i Mahfuz manasında; hem büyük Levh-i Mahfuz'u yazan kalemden tereşşuh eden küçük küçük noktalar suretinde olan benî-beşerin kuvve-i hâfızaları, ağaçların meyveleri, meyvelerin çekirdekleri, tohumları; elbette bir hâfıza-i kübrayı, bir defter-i ekberi, bir levh-i mahfuz-u a'zamı ihsas eder, iş'ar eder ve isbat eder. Belki keskin akıllara gösterir..."
"Altın Yumurtlayan Tavuk" ve Düzenin Düzeneği
İlk okuduğum kitaptı;"Altın yumurtlayan tavuk",onunla başladı benim hikayem.Lacan'a göre doğarak,Freud'a göre karşı cinsle ilk tanışmamda...Nietczhe'ye göre hiç başlamadı...Çocukken gördüğüm her karışık düzeni oyun zannederdim.Oynamak isterdim hep.Oysa anlaşamıyordum oyun arkadaşlarımla,hep bir yerde bitiyordu.Belki de topum olmadığı
Başımıza gelen bazı hadiseler, bizde büyük izler bırakır.Bunların üstesinden gelmenin tek yolu zamana sığınmaktır.Başımıza gelen bazı hadiselerse, bizdeki büyük izleri siler.Zamanın tek yaptığı sana, gün geçtikçe o olayda silinenin izler değil, "sen" olduğunu anlatmaktır.İnandıkların, hissettiklerin, düşündüklerin, hatırladıkların, ve unuttukların...Bunları silecek kudretteki yaşanmışlıklar, gerçekte seni silmişlerdir.İşte buu yüzden, ardından en çok ağlayacağımız ölüm, bizi biz yapan şeylerin ölümüdür.
Sayfa 17 - Doğum günü kitapçısıKitabı okudu
Reklam
Ölüm, henüz ölmemişlerin acısıdır.Ölüm acıyı geride kalanlara verir. Ölümün insanı acıtan yanı, onu anlayamamasıdır.
Sayfa 90 - Doğum günü kitapçısıKitabı okudu
Depresyon, bir insanın hayatta kalma sebeplerini yitirdiğini hissetmesidir.Gerçek felsefe, insanlara uğruna yaşamak için bir neden verir. Bir nedenin varsa, altından kalkamayacağın hiçbir zorluk yoktur. Yük, o zorluğun kendi ağırlığı değildir. Yük, o zorluğu taşımak için bir nedeninin olmamasıdır. Felsefe, mutluluğun tek kapısıdır.
Sayfa 91 - Doğum günü kitapçısıKitabı okudu
Resim