Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
360 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Okur musunuz bilmem, lakin yazdım.
Okur musunuz bilmem lakin yazdım. İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :) * Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım. Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Felsefenin Kısa Tarihi
Felsefenin Kısa TarihiNigel Warburton · Alfa Yayıncılık · 20206,9bin okunma
344 syf.
9/10 puan verdi
Es-Selam Değerli Dostlar.. Yaklaşık 2 ay önce arkadaşlarla bir proje düşündük; Kadim Şehir Kudüs’ü ziyaret… Ve proje kapsamında gerekli yazışmalar neticesinde 7 si öğretmen, 12 si öğrenci ve 9 u esnaf olmak üzere toplam 28 kişi ile yola koyulduk. Allahın lütfu sayesinde Yaklaşık 6 gün Kudüs’te kaldıktan sonra şükürler olsun ki dün itibari ile
Arzın Kapısı Kudüs - Mescid-i Aksa
Arzın Kapısı Kudüs - Mescid-i AksaTalha Uğurluel · Timaş Yayınları · 20161,719 okunma
Reklam
Yüzün bir levhâ-i nûr, Yûsuf’tan kat kat güzel.
Sayfa 486Kitabı okudu
OKUYUNUZ!
-Camilerde mihrabların etrafındaki mum şamdanlarının üstünde yazılı "Maşaallah" yazılarını kazımışlardı. Abideler, çeşmeler üzerindeki ayet-i kerime yazılı mermerler parçalanmıştı. - Harbiye nezaretinin(şimdiki üniversitenin) kapısındaki Fetih ayet-i kerimesi yazılı Cihan-değer kıymeti hâiz nefis levha üzerine siyah ve kızıl bir taş perde çekilmişti. - Camilerde Hulefa-yi Râşidin isimlerini hâvi levhalar indirilmiş, şuraya buraya atılmıştı. Sanki müthiş bir yangın ortalığı kaplamış, sanki bir işgal ordusu memleketi istila etmiş gibi Kur'an lisan-ı ile yazılı ne varsa, hep kırılıyor, parçalanıyordu. Âsâr-ı atika (eski eserler ) diye bile bırakılmıyordu. - Ayasofya Camii'ndeki muazzam ve muhteşem lafza-i Celâl, Hz. Muhammed ve Hulefa-yi Raşidin levhaları yerlerinden sökülmüş, indirilmiş. Bizans putları meydana çıkarılmış ve bu putlara çeki düzen verilmişti. Muhteşem levhaları yok etmek, parçalamak için meçhul semtlere götürmek istemişler de kapılardan çıkarmak mümkün olmadığı için bu cinayeti irtikaba yol bulamamışlar, Cihan-değer kıymette olan nadide eserleri, toz toprak içinde mahvolmak için bir kenara atmışlardı. -Ayasofya'nın minareleri de yıktırılıyordu. Fakat mâbet binasına zarar getireceği için bu şenâati irtikâba yol bulamadılar. - Birçok camiler camilikten çıkarılmış, hangar hâline getirilmiş, ahır olmuş, Yahudilere, Ermenilere satılarak şarap deposu yapılmıştı.
Fevkalade ibret verici ve tefekküre sevk edicidir:
“Senin levhanda gördüğün ikinci parçanın sahih sureti şudur ki; ben başımın üstünde onu bir levha-i hikmet olarak ta'lik etmişim. Her sabah ve akşam ona bakarım, dersimi alırım: - Dost istersen Allah yeter.Evet, o dost ise, her şey dosttur. - Yâran istersen Kur'an yeter. Evet, ondaki enbiya ve melaike ile hayalen görüşür ve vukuatlarını seyredip ünsiyet eder. - Mal istersen kanaat yeter. Evet, kanaat eden, iktisat eder; iktisat eden, bereket bulur. - Düşman istersen nefis yeter. Evet, kendini beğenen, belayı bulur zahmete düşer; kendini beğenmeyen, safayı bulur, rahmete gider. - Nasihat istersen ölüm yeter. Evet, ölümü düşünen, hubb-u dünyadan kurtulur ve ahiretine ciddî çalışır.”
Mektubat
Mektubat
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
“Filistinlilere Acımıyorum.” “Hocam, Filistin’de yaşananlara çok üzülüyorum. Gördüklerim, duyduklarım karşısında kanım donuyor, canım yanıyor. Siz üzülmüyor musunuz? Yaşananlar sizi ağlatmıyor mu? Neden Filistin’de yaşananlara dair hiçbir şey yazmıyorsunuz?” mesajıyla serzenişte bulunmuş biri. Ah be güzel kardeşim, ne diyeyim şimdi ben
Reklam
Sanat adı altında şarlatanlığın başlangıcı..
Akşam mektebin salonunda bir müsamere verilecekti. Buraya herkes davetli idi. Sen de gittin. Arkadaşlarından çokları müsamereye iştirak ediyorlardı... Muallim seni nedense almamıştı. Bakalım, neler olacaktı? Herkes merakla bekliyordu. Nihayet perde açıldı. Bir köşede göbekli, kalın boyunlu bir hoca minderin üzerinde oturmuş, sallana sallana bir şeyler okuyordu. Elinde meşin kaplı bir kitap vardı, Kur'an-ı Kerim'di galiba. Hem okuyor, hem de arada sırada geyiriyor, her geyirişinde "estağfurullah!" diyordu. Hocanın hemen başının üzerinde bir falaka, diğer köşede de çerçeve içinde âyet yazılı bir levha asılı duruyordu. Derken odayı pejmürde kıyafetli, burnu sümüklü bir sürü çocuk doldurdu. Çocuklar ezile büzüle hoca efendinin karşısında diz çöktüler. Hoca gâh kitaba, gâh öfkeli öfkeli çocuklara bakıyordu. Sık sık geyiriyorhemen arkasından basıyordu: "Estağfurullah"! O kadar kerih, o kadar iğrenç vaziyetler alıyordu ki adama bakıp da tiksinti duymamanın imkânı yoktu. (Tabiatıyla bütün bunlar Müslümanlığı ve onu temsil edenleri tezyif, tahkir etmek, halkın gözünden düşürmek için ustaca tertip edilmiş oyunlardı.)
Sayfa 26
Ruhen heder olan var. Gidiyor, çok başarılı bir mühendis oluyor ama ruhen fakir. İslami açıdan bakınca fevkalade zavallı. İşte bu nasip, zuhurat, kısmet meselesi. Rahmetli pederin arkasında bir levha vardı. Bir rahlede oturur, çalışır, yazar, okur, kitaplar yanında, arkadaki levhada "Umurun Hakk'a tefviz et, haris-i intikam olma", yani umur işlerini bırak Allah halletsin, "Cenab-ı hâkim-i mutlak ne işlerse adalettir" yazıyordu.
KİME, NEYE, NİYE ÜZÜLMELİYİZ.!?
. . . “Hocam, Filistin’de yaşananlara çok üzülüyorum. Gördüklerim, duyduklarım karşısında kanım donuyor, canım yanıyor. Siz üzülmüyor musunuz? Yaşananlar sizi ağlatmıyor mu? Neden Filistin’de yaşananlara dair hiçbir şey yazmıyorsunuz?” mesajıyla serzenişte bulunmuş biri. Ah be güzel kardeşim, ne diyeyim şimdi ben sana? Üzülüyorum elbet. Hem
200 syf.
·
Puan vermedi
Gürzdeki Güz'a
Gördüğümüz kadarıyla iktifa edişimiz, duyulan saygınlık adedince hürmet gösterişimiz, kafiye iştihası ile sarf-ı nazar edişimiz ve daha neyimiz ve neyimiz.. Böylece okurken şiirlerini ve "gönlümü put sanıp kıran kim" diye sorarken fütursuz, baltanın ne olduğunu ve gönül putunu düşünmedik. "Şiir, şairin muhbiridir" demiştim
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriAsaf Hâlet Çelebi · Everest Yayınları · 20181,141 okunma
Reklam
208 syf.
10/10 puan verdi
“Sen Uyursan Her şey Mahfuz Kalır.”
Hıfz kökünden türeyen bir kelime Mahfuz… Saklanmış, korunmuş anlamlarına geliyor. Hafız da benzer manaya geliyor, unutulmamak isteneni koruyan anlamında… Lehv-i Mahfuz Kur’an’da geçiyor. “Korunmuş Levha” Korunmuş Levha hala elimizdeyken uyanmalı, onu korumalı ve ona sahip çıkmalıyız. Bir gün gelecek okumak isteyeceğiz ama yazılar silinecek… O gün
Mahfuz
MahfuzEray Hacıosmanoğlu · Hayy Kitap · 2022410 okunma
Ey gözleri sağlam ve Kalbleri kör olmayan insanlar! Bakınız, insan Âleminde iki daire ve iki levha vardır: Birinci daire: Rububiyet Dairesidir. İkinci daire: Ubudiyet Dairesidir. Birinci levha: Hüsn-ü San'attır. İkinci levha ise: Tefekkür ve İstihsandır
240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
35 saatte okudu
Edebiyatımızda bir yeni tür: Mensur Şiirler
Merhabalar. Halid Ziya Uşaklıgil’in yepyeni bir türün edebiyatımızdaki ilk örnekleri olan  Mensur Şiirler ve Mezardan Sesler eserlerinin incelemesine, öncelikle Uşaklıgil’in edebi portresinin genel çerçevesini çizmemin ardından son bölümde yer vereceğim. Vaktinizi ayırıp değerlendirirseniz teşekkür ederim.   Halid Ziya Uşaklıgil’in, genellikle
Mensur Şiirler - Mezardan Sesler
Mensur Şiirler - Mezardan SeslerHalid Ziya Uşaklıgil · Özgür Yayınları · 201744 okunma
LEVHA
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ Allah size yardım ederse, hiç kimse sizinle baş edemez; ama ya O sizi terk ederse, kim size yardım edebilir? O halde mü'minler Allah'a güvensinler! (3 Al-i İmran 160)
Sayfa 191Kitabı okudu
Abdülhamid’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır! Hakkında en çok iftira kampanyası başlatılan bir padişah… Devrinin insanların anlayamamasının geçelim, vefatının yarım asır sonrasında azda olsa anlaşılmaya başlanan, şimdilerde ise tamamen anlaşılmaya çalışılan, suikasta, ihanete, iftiraya, istibdada sürüklenen zihni fikir çilesi ile dolu bir
743 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.