Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özlem Levla E.

Ey gövdede çiçeklenen zaman Kendini sevmeden kimseyi sevemezmiş insan
Reklam
Nereye bakarsam bakayım Sen uzaklaşıyorsun. On dört yıldır unutuyorum On dört yıldır sürüyor incinme. (...) İnsan yoruluyor sevgilim Yaralı bir zamanla kendini sevmekten.
Sonra bir uzak bulurdu herkes Giden gidemezdi gelen gelemezdi Hayal olurdu hatıra olurdu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zamanın evi, dünyanın elifi Kaç kere söyledim bunu sana: İnsan yaşıyorken sever kendini İnsan yaşıyorken öldürür
"Psikiyatrlar, genel tıp doktorlarının tersine, sizi iyileşmediğinize -asla iyileşemeyeceğinize- ikna etmeye çalışırdı. Bu da akla onların yararlılığı hakkındaki metafizik soruyu getiriyordu."
Reklam
"Hayri Beyefendi, bizim Hayri, sizin Hayri, dalgın Hayri... Ne kadar çok Hayri var. N'olur birkaçını yolda eksek. Herkes gibi ben de tek bir insan, kendim olsam."
"Asıl mesele de bu işte. Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur..."
Yanında ıslanmadan duramadığım adam... Senin yanaklarının ıslandığı bir dünyada nefes alamıyorum.
Sayfa 135Kitabı okudu
“Leylâcık, Bazıları öyledir, okumazlar, ciddî düşünemezler. Gene de aydın olmaktan vazgeçemezler. Hatta aydın kişi oldukları için kendilerinde mutlu bir baht, gizli de olsa, bir müstesnalık bulurlar. Bu, bir toplum derdidir. Ferdi bunlardan ötürü ayıplamak pek doğru ve yerinde olmaz. Bilirsin ki insan, muhitiyle doğru orantılı gelişir,
Reklam
“Öpüyorum ama doyamıyorum. Mutluluk ya da cehennem bu galiba. Sana doymak, korkunç ahmaklık olur. Hadi gel …”
“Canım benim, Bilir misin, ‘canım’ dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep.”
"15 Mayıs 1954 Ankara Leylâ, Canım, Kayb, berbat ve sessizim… Sessiz ve dolu: Allahtan ki sen varsın. Yoksa halim korkunçtu. Burası bir köy! Yakınlarımın bütün ısrar ve gayretine rağmen, hemen anneme gideceğim. Pazartesiye trendeyim. Eve gidince senin mektubunu bulmalıyım. Anneme ilk sorum o olacak zaten. Sen nasılsın ömrüm? Son telefonda canını sıktım mı? Ben artık annenden korkmuyorum. Aksine onu, kendi annemmiş gibi seviyorum. Buna ne dersin? Hınca hınç mısra doluyum. Kara ve yeşil fon, hepsinde hâkim. Biraz kendime geleyim, mendillerine, bluzlarına, yastığına mısralar serpeyim. Ha? Fotoğrafındaki “halbuki…”yi hâlâ anlayabilmiş değilim. Anlatır mısın? Bütün bunlar, beyhude biliyorum. Şaheser olan, benim uçakla oraya gelebilmemdir. Allah kahretsin, bu hastalık, bu rezaletler ve bu aile mecburiyetleri… Ne yapsam? Gözlerinden öperim canım. En çok da burnundan. Gülme, ciddi söylüyorum. Yarı parçan.”
Acı korkunç bir şeydi! Neden bir anda gelmiyordu, neden büyük bir acı, geldiği gibi hemen geçmiyordu?
Geri1116
1.754 öğeden 1.741 ile 1.754 arasındakiler gösteriliyor.